Pınar Selek
Vakit kaybetmeden, onurumuzu kurtaralim, sanki Pinar Selek'inkini kurtariyormuşuz gibi yaparak!...

Bir ülke düşünün...

Resmi söylemi 'Hepimiz BİR'iz, yok aslında hiçbirimizden farkımız!' olsun...

Bir ülke düşünün ki...

Aynı ülkede 'reel'de yani resmi görüşün uygulayıcıları tarafından tamamıyla - sanki bir şaka âdeta veya alay eder gibi - açıkça ve üstelik hiç de sıkılmadan, rahatsızlık duymadan 'Hepimiz asla Bir değiliz, zaten istesek de olamayız ki!' densin...

 

Bir ülke düşünün ki...

Koca koca devlet adamları, idarecileri, aydınları, üniversiteleri, öğretmenler yani kısaca 'idareci' ve 'topluma hizmet etmekle yükümlü' herkes, resmi görüş ile reelde yani tatbikatta hükmeden asıl görüş arasındaki bu devasa farkı her an yaşasın ve bundan rahatsızlık duymasın!

 

Veya rahatsızlığını içine gömsün...

Ve içine göme göme... bir de baksın ki meğer 'rahatsızlığa alışmış' olsun...

İşte böyle bir güzelim ülkede...

Güzel insanların âdeta dağ başında çaresiz, savunmasız kalmış, yolunu kaybetmiş kazazadeler gibi 'bir anlık tatlı uyku karşılığında, hayatını kaybedeceğini' ama belki başta zorlanarak 'bir anlık tatlı uykuyudan feragat etme' karşılığında (ruh, beyin, beden ve vicdan sağlığıyla) temiz bir hayat kazanacağını görmek harikulâde bir insan olmayı gerektiriyor...

 

Sadece 'görmek' de değil...

Hiç mecbur değilken, almış olduğu eğitim, ait olduğu sosyal tabakanın imkânlarınca hiç de kendini sıkıntıya sokmak gibi mecburiyeti yokken, bir insanın çıkıp da koca ülkenin koca idarecilerinin 'Resmi söylem ile tatbikattaki var olan asil söylem arasında koca bir tezat olduğu' gerçeğini haykırması ve bu uğurda adetâ bir Jane d'arc gibi kendini ateşe atmaya hazır hissetmesi... gerçekten o toplum için müthiş bir şans ama o insan için de harikulâde bir durum...

 

Almış olduğu sosyal bilim eğitimi ve aileden Cumhuriyetçi terbiye, belki ailesinin ta genlerinden gelen ve tabii üstüne arkadaşlık çevresinden de almış olduğu 'insani' duyguları da eklersek; arsızca, utanmadan, bazılarının yaftalar yakıştırmasına maruz kalarak üstüne üstlük: 'bu ülkede resmİ söylem ile tatbikatta yani reel'de bütün vatandaşlar eşit değiller!!' gibi haykırış savurmanın acı, kahredici, bir taraftan saygı duyulası ama diğer taraftan ise acınacak bir durumuyla karşı karşıyayız...

 

Pınar Selek hanımefendi işte bu insandır!..

 

İç güzelliği, ruhunun çekiciliği, sanki bir ayna gibi yüzüne vurmuş...

Zarif, endamlı, soğuk ruhları anında ısıtabilen ama asla savunmasız değil, saygı duyulası, eli öpülesi bir kadın; tabii önce bir İNSAN!...

Zira, bir çok 'erkeğim!' diyen insana, her şeyiyle emsal teşkil ettirebilecek bir İNSAN o!..

 

Pınar Selek hanımefendi'nin varlığı, haykırışları, çabaları aslında ülkemizde ne kadar ama evet ne kadar 'ayırımcılığa' - evet üstelik eksik ve boşluklar barındıran anayasasıyla, kanunlarıyla, tatbikatlarıyla, yerleşmiş zihniyetleriyle - maruz kalan vatandaşlar olduğunu ortaya çıkarıyor ve bir Osmanlı tokadı gibi yüzümüzde patlatıyor...

 

Belki de asıl bunun için, yaptıkları veya başkalarının yaptıklarına karşı kaldıkları sessizlik yüzünden; 'bir anlık uyku' pahasına ülke insanlarının vicdanen, ruhen, beyin olarak kirli kalmalarına yani ölmelerine ses çıkarmayan asıl hain'ler; işte ülke insanının o 'bir anlık uykuya, belki başta zorlanarak direnecek' ama ebediyete kadar vicdanen, ruhen, beyin olarak sağlıklı ve temiz olarak hayatta kalacaklarını hatırlatan Pınar Selek'e haykırıyorlar 'sen bİr vatan hainisin!' diye...

 

Başkalarının, kendilerine karşı söylemesi gereken bu sıfatı, bir kambur gibi sırtlarında içten içe taşıyanlar; bu sıfatı başkalarına haykırarak bu durumlarından kurtulacaklarını zannediyorlar...

 

Ama nâfile, bir hırsız avazı çıktığı kadar bir başkasına 'hirsiz!' diye bağırsın; bağırılanın üstüne en ufak bir çamur sıçramayacağı gibi, bağıranın 'hırsızlığı!' da bir dirhem olsa azalmaz ki!...

 

Evet, tıpkı o 'bir anlık tatlı uykunun' kolaylığına kapılarak, içlerindeki ağır yükten kurtulacaklarını zannederek... 'Pınar hanim, sen bizi uyandirdin, ruhen, vicdanen, beyin olarak sağlikli ve temiz kalmamızı sağladın!' deyip müteşekkir olmak yerine 'sen bir vatan hainisin!' diyerek, uykuya dalmayı ve geçici bir rahatlığa kavuşacaklarını zannediyorlar...

 

İster inançlı olalım, ister inançsız ama vicdanlı...

Gün geldiğinde 'teşekkür etmemiz hatta müteşekkir olmamız gereken bir insana, utanmadan, sıkılmadan, arsızca hakaret etmeye kalkışmamızın' vebaliyle karşılaşmamak için...

Çocuklarımıza, torunlarımıza, ilerde 'Ne kadar haince, ne kadar yanlış bir iş yapmış bir ebeveyn' olarak hatırlanacak bir  mirası bırakmamak için....

 

'Zararın neresinden dönersek kârdır!' diyelim ve daha fazla geç kalmadan, asıl kendi ONURUMUZU KURTARALIM, kâğıt üzerinde sanki onun ONURUNU İADE ediyormuşuz gibi yaparak...

 

Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process