Övül Eski
Pınar için bir şeyler yazamıyorum ama yazmadıkça suçluluğum büyüyor, büyüyor. Her seferinde en azından bunu yap, bunu yapmalısın diyorum ama sözler kilitli bir yerlerde, hiçbir şey çıkmıyor. Yalnızca suçluluğum, bitmeyen şaşkınlığım, kırgınlığım büyüyor. Hani insana ve onun ürettiklerine olan inancımın sarsıldığı böylesi tanımsız bir süreçte insanlığa olan bütün sevgimi yeniden ve yeniden uyandıran bir insana yapılan haksızlık için haykırmak bile imkansız geliyor yüreğime.
Pınar'ın ne kadar güzel olduğunu anlatmak o kadar zor ki. Coşkusu, sevgisi, inancı, gücü... Hani bazı insanlar vardır umutsuzluğa kapılıp sızlanmaya başladığınızda duruşuyla, var oluşuyla sizi kendinize getiren, güzelim enerjisi size de bulaşan; Pınar o ender güzel insanlardan biri işte. Hani yaşama ve insana olan inancınızı pekiştiren insanlardan.
Keşke... Bütün bu olup biten saçma sapan yalnızca benim yüreğimi sıkıştıran bir kabus olsa. Pınar'ı koruyamamanın, göz göre göre canının yakılmasının şahidi olmanın suçu, hep beraber paylaştığımız bu büyük günah her seferinde yeniden yeniden yaşamımızın bir parçası olmasa. Güzellikleri kurban etmeden de kendimizi sağaltabileceğimizi öğrensek, bu kadar korkmasak insan olmaktan.
Yalnızca özür dileyebiliyorum Pınarcım, keşke dilemek ve konuşmak (ya da benim durumumda konuşamamak) dışında bir şeyler de yapabiliyor olsam. Keşke yaşadığın bütün bu işkenceyi söküp atabilsem yaşamdan. Yalnızca umabiliyorum, yalnızca dileyebiliyorum bütün kalbimle artık bitsin, uyanalım hep beraber.