Pınar Selek
Kuşkusuz kuşkulu bir karar


EYÜP CAN

23/11/2010

12 yıl süren bir dava... Birbiriyle taban tabana zıt 11 bilirkişi raporu... Ve fakat 'hiçbir kuşkuya yer vermeksizin' 'bombacı' ilan edilen bir insan.


Feminist, anti-militarist ve şiddet karşıtı bir araştırmacı’ bombacı olabilir mi?
Türkiye tam 12 yıldır bu sorunun cevabını arıyor.
Bir yanda ‘vicdani kanaatler’ diğer yanda akıl almaz çelişkilerle dolu upuzun bir yargılama süreci..
Bir gazeteci olarak olan biteni takip etmek bile insanın başını döndürüyor.
Bir de aralarında çocukların da bulunduğu 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin yaralandığı Mısır Çarşısı patlamasının muhatabı olduğunuzu düşünün…
Kendinizi “12 yıldır hayatım kâbusa dönüştü” diyen Pınar Selek’in yerine koyun.
Bu işe bulaştıysanız da kâbus bulaşmadıysanız da.
Hangisi daha korkunç açıkçası bilemiyorum.
***
9 Temmuz 1998’de Mısır Çarşısı’nda çok büyük bir patlama oldu.
İlk gün olayın tüp patlamasından kaynaklandığı açıklandı.
Olay yerinde incelemelerde bulunan bomba imha ekibi, bomba yapımına ve bombaya dair bir bulgu elde edilemediğine dair tutanak tuttu.
Fakat arkasından bomba olabileceğine dair kuşkulu açıklamalar geldi.
Aynı gün sosyolog Pınar Selek’in de aralarında bulunduğu 15 kişi gözaltına alındı.
Bir gün sonra ise Pınar Selek’in işyeri olarak geçen ‘Sokak Çocukları Sanat Atölyesi’nde bir bomba bulunduğu açıklandı.
Bu bombada Selek’in parmak izinin olduğu öne sürüldü.
Zanlılardan Abdülmecit Öztürk ilk ifadesinde Selek ile bombayı yerleştirdiklerini söyledi ancak daha sonra zorla ifadesinin alındığını söyleyip suçlamaları reddetti.
Pınar Selek ise ilk günden itibaren sosyolog olarak travestilerden barış hareketlerine kadar dışlanmış insanları araştırdığını, bu çerçevede PKK’yı da incelediğini ve Öcalan’la görüşmek için temas kurduğunu, bu nedenle de devletin komplosuna uğradığını savundu.
***
2 yıl hapis yattı, tam bu esnada gönderilen bilirkişi raporunda patlamanın tüpgaz kaynaklı olduğu belirtilince tahliye edildi.
Ama ne yargılama bitti ne de birbiriyle çelişen raporlar…
Patlamayla ilgili dört yıl içinde tam 11 bilirkişi raporu hazırlanmış.
Dört rapor “Bomba değil” diyor.
İkisi “Bomba”dır, ikisi ise kesin olmamakla beraber “Bomba olabilir…”
Durun bitmedi! Diğer üç rapor “Belirlenemez” sonucuna ulaşıyor.
Tam on yıl süren “Tüp müydü bomba mıydı?” tartışmasına en nihayetinde davaya bakan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi ‘patlamaya bombanın mı, gaz kaçağının mı neden olduğunun tespit edilememesi, kesin delil bulunmaması gerekçesiyle’ Selek’i beraat ettirdi.
***
Fakat Yargıtay 9. Ceza Dairesi beraat kararını bozdu.
Ve son olarak Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 6 üyenin karşıoyuna rağmen 17 üyenin oyuyla “Patlama bombadan kaynaklanmıştır; bomba ise hiçbir kuşkuya yer vermeksizin Pınar Selek ve Abdülmecit Öztürk tarafından konulmuştur” dedi.
***
12 yıl süren bir dava.. Birbiriyle taban tabana zıt 11 bilirkişi raporu..
Ve fakat ‘hiçbir kuşkuya yer vermeksizin’ bir insanın ‘bombacı’ ilan edilmesi..
Dedim ya neresinden bakarsanız bakın tam bir kâbus.
Pınar Selek için Yaşar Kemal’den Orhan Pamuk’a,
İlhan Selçuk’tan Vedat Türkali’ye 2000 bine yakın aydın 2006 yılında ‘dayanışma imzası’ atmıştı.
Çoğu Pınar Selek’i tanıyan ve davayı yakından takip eden aydınlar “Biz aşağıda imzası bulunanlar, Pınar Selek’in feminist, anti-militarist, şiddet karşıtı bir araştırmacı olduğuna tanığız. Yıllardır maruz bırakıldığı suçlamalarla hiçbir ilgisinin olmadığına inanıyor, araştırma ve çalışmalarının düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesini talep ediyoruz” demişlerdi.
Aydınların attığı dayanışma imzası, hukuki olmaktan çok ‘vicdani kanaat dilekçesi.’
Peki Yargıtay’ın onca çelişkili bilirkişi raporuna rağmen ‘hiçbir kuşkuya yer vermeksizin’ aldığı ‘bombacı Pınar’ kararı ne?
Kuşkusuz o da birincisi kadar ‘kuşkulu bir kanaat.’

Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process