Pınar Selek
Leke Tutmayan Parıltı : Pınar Selek
Yıldız Ramazanoğlu
Pınar Selek'i polislerin arasında duruşmaya götürülürken ekranda gördüğümde temiz yüzü, onurlu  kinden öfkeden eser barındırmayan duruşu dikkatimi çekmişti. Kelepçelenmiş götürülen gencecik bir kızın beklenen yüz ifadesinden eser yoktu. Suçluluğa dair en küçük bir iz.
Tahliye olmasından hemen sonra Boğaziçi Üniversitesinde düzenlenen bir kadın buluşmasında Güneydoğu'dan gelmiş beyaz tülbentli kadınların arasında rastladım ona ilk kez. Faili meçhule kurban gitmiş oğulların anneleriyle doluydu salon, hepsiyle yakından ilgileniyor, kucaklıyordu onları. Sonra tanıştık ve bir daha hiç kopmadık. 
Bir buluşmamızda Beyoğlu Ülker sokağındaki travestilerle ilgilenmeye başladığını söylemişti. Bu yurttaşların uğradığı şiddete karşı mücadele ediyor, onları derinlemesine anlamaya çalışıyor ve hayatlarını kazanabilecekleri düzgün birer iş edinebilmeleri için çırpınıyordu. Yüksek lisans tezi olarak Ülker sokağı araştırması kitap olarak da yayınlandı.
O uzun edebi savunmasını yaptığı mahkeme solonu o kadar doluydu ki ayakta dinlemiştim onu Beşiktaş ta. Kızkardeşi işletme eğitiminden sonra ablasını savunmak için hukuk okumuştu. Babası bir hukuk profesörü olarak seferber olmuştu. Hangi suçlu insan oniki yıl boyunca ülkesini terk etmeden azimle ve sonuna kadar kendini savunabilir.
Toplumun çöpe attığı insanlarla, travestiler ve sokak çocuklarıyla çöp kutusuna atılan işe yarar malzemeleri toplayıp sanat atölyesinde esere dönüştürüyor ve satıyorlardı. Bu yolla Taksim'deki atölyede, bu sevgi ve dayanışma halesi içinde, kimi travestiler fuhşu bırakmıştı, kimi  çocuklar da tiner koklamayı. Birlikte dirildik, çiçek açtık hatta kök saldık dediği insanlar.
Sokak çocuklarıyla sırdaş olduğu, birlikte yatıp kalktığı, onlara annelik ablalık yaptığı, temiz bir yuvaya, eğitim imkanlarına kavuşmaları için emeğini zamanını seferber ettiği zamanlar geldi sonra.
En olumsuz koşullarda bile hakikatin nasıl olsa anlaşılacağına, iyiliğin galebe çalacağına inanan, gözüpekliğini, kararlılığını, bildiği yolda yürümeyi sürdürüşünü, bu inançtan alan bir kadın. Barışamadık kitabından çok şey öğrendik. Bu ülkenin en yeraltında yol alan hakikatine parmak bastığı kitabı. Bu kitap barışın yollarını açan berraklaştıran çok önemli bir çalışma.
Sonra Kadınlar Birbirine Yürüyor organizasyonu, Yola Çıktık belgeseli. Kadınların uğradıkları haksızlıklara ayrımcılığa şiddete karşı dayanışmaya yaraları sarmaya yönelik büyük bir yolculuktu. Onları İstanbul'dan Anadolu'ya uğurlarken oradaydım. Belgeselin gala gecesinde de Pınar ve arkadaşlarıyla bu önemli çalışmayı birlikte izlemiştik.
Farkına varmadan ortak bir öyküye karışmışız. Başörtülü kızkardeşlerinin acılarının uğradıkları hak ihlallerinin üzerine eğilirken de tarihi birlikte yapma umudunun heyecanını duymuştum doğrusu. Amargi dergisinin ilk sayısını birçok eleştiriyi göğüsleyerek başörtüsü meselesini anlamaya ayırmışlardı.
Bunların hepsi bir yere kadar sineye çekiliyordu da, sanırım Barışın yollarını açan “Barışamadık” kitabının affedilir yanı yoktu. Bu ülkede konuşması engellenmiş insanlara açılmış bir alan gibiydi. Tam bir toplumsal kazı, sözlü tarih çalışmasıyla içten içe bizi yiyip bitiren kirli savaşın dibine inmek ve bu yolla nasıl barışacağımızı göstermek istemişti.
Bir elmanın düşüşü bilimsel açıdan baktığınızda, bize ağacın kökünden, rüzgara, toprağa kadar birçok gerçekliğe işaret eder son yirmi yıldır yaşadığımız şiddet ortamını böyle ele almak zorundayız, iyi niyetli en küçük bir çabayla bile iyileşeceğimize inanıyorum demişti biz ayakta onu dinler ve içimizden alkışlarken. Ama bitiremiyoruz, suyun kirlenmesini, havasız kalışımızı sadece izliyoruz diyordu.
Sonuç : O bir akademisyen, sosyolog ve yazar. Masa başında değil sahada çalışıyor. İnsanlara dokunacak, sevgisini, merhametini bire bir verecek enerjisi var. Toplumun bütün katmanlarında dolaşıp yaralı insanlarla empati yapma, onlarla dibe inme gücü verilmiş ona. Pınar Selek 'in bombayla filan ilgisi olacağına inanan hiç kimse yok. Toplumsal bir “iyi biliriz” ittifakı var hakkında. Beraat etmiş, hiçbir delil bulunamamış, bomba hakkında ifadesine bile başvurulmamış bir kadının davası bozuldu yeniden. Müebbet hapis cezası alsın diye dua edenler acaba biraz akletmezler mi ki böyle insanlar bizim son şansımız. Üstelik her şeyi konuşmaya tartışmaya hazır, ön yargılardan arınmış nadide berrak bir zihin. Bu ülkenin en has düşünce insanlarından biri. 
Özgür ahlaklı mutlu bir yaşam nasıl mümkün olabilir sorusunun yanıtını bulmak, içinde yaşadığı toplumu ve kendini daha iyi anlamak, özgürlük alanını genişletmek için sosyolog olduğunu, bu tutkulu eğitim  sürecinden üniversite birincisi olarak çıktığını biliyoruz.
Bu ülkede en yakından takip ettiğim davalardan biri oldu Pınar Selek'in davası. 4 Şubat 2006'da Taksim Hill otelde “Pınar Selek'e tanığız” basın toplantısında tanık olarak oradaydım.
Bu komplolara dayanmamın sırrı sevgi, başta ailem diyorsun. Senin çok geniş bir ailen var Pınar. Değil mi ki sen yüce Allah'ın özenle yarattığı ama gafiller tarafından aşağılanan itilen çöp sayılan kullarına elini uzattın bu asla karşılıksız kalmaz.
3 Nisan 2009'da da “biz hala tanığız” demek için Amargi kitabevinde yapılan basın toplantısındaydım, öyle kalabalıktı ki içeri bile giremedik sayısız kişi. Başörtülü hukukçu sosyolog yazar birçok arkadaşıma orada rastlamak da adalet ve insani ortaklaşma noktasında beni çok mutlu etti.
Biz sana tanığız, senin ne kadar yürekli olduğunu, kimseyi dışarıda bırakmaya kıyamayan, kin duymayan kalbini biliyoruz. Bir karıncayı incitemeyeceğini de. Sana küçücük bir leke sürülmesi gayri mümkün. Bu fani dünyanın aydınlık yüzlerinden birisin ve asla yalnız değilsin.
Kaynak: Timeturk.com
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process