...
Bu üç gün içinde gelemeyen arkadaşları andık. Onlardan biri de, Alp Selek.
Alp’in işi başından aşkın, kızı artık bütün Türkiye’nin tanıdığı Pınar yeni bir hukuk savaşına girişti, Alp de yanı başında onunla birlikte.
Pınar’ın davası yalnız onun ya da Selek ailesinin davası değil, bütün Türkiye’nin özgürlük davası, o aklanmadan ve tam özgürlüğüne kavuşmadan hiç kimsenin gerçekten özgür olması mümkün değil ülkemde.
Ne tuhaf, biz bir geçeiş döneminin tutuklularıydık. Yapılan haksızlıklar, başvurulan haksızlıklar, başvurulan hukuksuzluklar hep bu gerekçeye bağlanır, hep bu nedenle açıklanırdı.
Doğrusu ya, sonra da yıllarca biz de bu nedenle açıklanırdı.
Ama artık biliyoruz ki, geçiş dönemi diye bir şey kalmadı, demokrasi denen dönemle cunta denen dönem aynı, kimleri için, örneğin Erol Manisalı için..
Hapishaneyi tanıyanlar bilirler.. İnsanlar tahliye olurken, gönlünün yarısını içeride bırakır. Aklı geride kalanlara takılır zaman zaman.ama zaman her şeyi iyileştirir, siler götürür.
Ama sonra, yeni bir olay olduğunda eski anılar olduğunda eski anılar canlanır, eski görüntüler geri gelir, gönlünüz yarısı yine onların yanına döner.
...
|
|