Mebuse Tekay
Pınar için yapılacak savunmada ‘Pınar Selek Kimdir?’ başlıklı bir bölüm hazırlamam istendiğinde önce tedirgin oldum. Pınar’ı tanımıyordum, tanımadığım bir insanı nasıl anlatacaktım? Bir yandan da tanımasam bile başına gelenler hakkında bir fikrim vardı, onun için bir şey yapmak istiyordum.
Sonuçta kolları sıvayıp okumaya başladım; yazılarını, söyleşilerini, kitaplarını, hakkında çıkanları, her şeyi …
Ben Pınar’ı, onu daha hiç görmemişken sevdim.
Okudukça anlıyordum ki Pınar, kendi yaşamının, mesleğinin anlamını, amacını belirlerken, yalnızca kendini düşünmek yerine, topluma ve dünyaya karşı sorumlu durmayı seçmiş, hakikatin peşine düşmüştü. Hakikati ararken toplumdan dışlananlar, sesi duyulmayanlar, hemen ötekileştirdiklerimiz üzerine yoğunlaşmıştı. “Sokak çocukları”, “travestiler”, “seks işçileri” gibi toplumun dışlanmışlarını seçmiş, onların çaresiz hayatlarına bir parça ışık düşürmeyi amaçlamıştı.
Özgür, ahlaklı, sevgi dolu, mutlu bir hayat nasıl mümkün olur? Bu sorunun yanıtını arıyordu. Yazdığı, söylediği her şey bununla ilgiliydi. Bir yanıyla her şeyi sorguluyor, bir yanıyla bütün ‘kabul edilmeyenler’i bağrına basıyordu. Dünyanın yalnızca bizim bildiğimiz gibi olmadığını, farklı görüşler, farklı yaşamlar, farklı kimlikler olduğunu görüyordu. Bizim için iyi, doğru, doğal olanın herkes için böyle olmayabileceğini, hayatta başka doğrular, başka iyiler de olabileceğini, bunun pekala mümkün olduğunu, bütün farklılıklarımızla birlikte yaşayabileceğimizi gösteren, anlatan yazılar yazıyordu.
Onu tanıdıkça, nasıl bir komplo ile karşı karşıya kaldığını daha iyi kavrıyordum. Ortada binlerce insanın öldüğü bir sorun varken Pınar gibi barışçı bir sosyologun bu soruna kayıtsız kalması düşünülemez. Nitekim Pınar, şiddetin dışlandığı bir hayat nasıl kurulabilir üzerine düşünmeye başlar. Türkiye’de barış istemek her zaman tehlikelidir. Evet her şey değişiyor, dünya da Türkiye de çok değişti; ama devlet hep aynı devlet. Farklılıkları kabul edemeyen, hoşgörüsüz, ötekine saygısız. Farklı düşünen, konuşan, barış isteyen herkesin başına bir şeyler gelmiştir bu ülkede. Pınar’ın başına gelen de buydu.
Pınar’ı ilk kez karar duruşmasında gördüm. Sıcak, coşkulu, sevecen bakışları yazdığı, söylediği her şeyi doğruluyordu. Kaygısız ve güvenliydi, cici kız olmayı reddetmeyi sürdürüyordu.
Artık arkadaşız. Aklıyla kalbi bu kadar uyumlu bir arkadaşım olduğu için kendimi şanslı hissediyorum.