Pınar Selek
MISIR ÇARŞISI PATLAMASINA İLİŞKİN BULGULAR VE İDDİALARDAKİ ÇELİŞKİLER

 

 

 

Polis Olay yeri inceleme tutanakları (09/10/11/13.07.1998)   :  Olay yerinde yapılan araştırma ve fiziki inceleme unsuruna veya neticesinde Bomba patlayıcı maddeye veya bomba yapımında kullanılan maddelerle ilgili HERHANGİ BİR  BULGUYA RASTLANILMAMIŞTIR.  

                                                                                                

Kriminal Polis Lab. Müd. Ekspertiz Raporu (14.07.1998)     :          Olay yerinde patlama neticesinde ölenlerin vücudundan çıkarılan parçalar ve diğer inceleme konuları üzerinde (bomba ise patlama sonrası olması gereken)  BOMBA İLE İLGİLİ HERHANGİ BİR BULGUYA RASTLANILMAMIŞTIR.   

                                                                                    

Olay yeri İnceleme raporu (20.07.1998)                      :Yapılan araştırmalarda BOMBAYA AİT OLABİLECEK HERHANGİ BİR PARÇA, MADDE VE MALZEMEYE RASTLANILMAMIŞTIR.

 

 

Sağanak yağmur nedeniyle insanların tıklım tıklım doluştuğu bir yerde (büfenin önü ve içi) bomba patlaması durumunda, bombanın herhangi bir parçasının olay yerinde ölen ve yaralananlara isabet etmemiş, duvarlara saplanmamış olması düşünülemez. Bomba ile ilgili herhangi bir bulguya da rastlanmaması, bu incelemeleri Emniyet Genel Müdürlüğünün en yetkili bomba uzmanlarının yapmış olması, patlamanın bombadan olmadığının en açık ve tartışılmaz delillerinden birini oluşturmaktadır.

 

Patlamadan 1 ayı aşkın süre sonra;

Sanıktan Delil (!) Yaratma Gayretleri – Sahte Tutanaklar

 

Abdülmecit Öztürk Polis ifade tutanağı (15.08.1998)    :   Mısır Çarşısı’na bombayı Pınar Selek ile birlikte koyduk.

 

 

A. Öztürk’ün SAVCININ HUZURUNDA ALINMAYAN Savcılık İfadesi (?)                            :   Abdülmecit, 18.08.1998 tarihli Savcılık ifade tutanağına Mısır Çarşısı ile ilgili hiçbir ilgisi ve bilgisi olmadığını geçirterek bu korkunç iddiayı reddedebilmiştir. Ancak bu ifadenin altına  sanık Abdülmecit Öztürk ifadesini imzalamasından sonra, sorgu odasının  yanındaki odada Savcı tarafından bekletildiği sırada 15 dakika geçmeden müracaatla ifadesinde değişiklik yapacağını belirtmesi üzerine  yeniden huzura alındı.” cümlesiyle başlayan, Savcının imzasının olmadığı ve imzalayacağı yerde x işaretinin olduğu bir bölüm eklenerek,  polis ifade tutanağı kendisine tekrar kabul ettirilmiştir. Bu değiştirilen ifade, sanığın ifadesinin ne şartlarda alındığını ve insanlık dışı bir suçlamayı bile ret etmesine imkan verilmediğini göstermektedir.

 

 ! Savcının huzurunda alınmayan savcılık ek ifade tutanağı ile ilgili olarak, 31.01.2001 tarihli duruşmada (Pınar Selek tahliye edildikte hemen sonra) mahkemece, “soruşturma savcısının imza eksikliğinin ikmaline” karar verilmiş, soruşturma savcısı da esasen kendi huzurunda alınmayan ifade tutanağını, ifadenin alınmasından tam tamına 2,5 yıl sonra imzalamıştır. Daha sonra yazdırılan ifadenin hukuken geçersizliği, üstü örtülemeyecek kadar açık ve net olarak görülmektedir.  Bu derecede kirli bir görünüm arzeden ve hukuken geçersiz, sakat olan bir ifadenin, hükme dayanak yapılması kabul edilebilir mi?..

 

! Sanığın Savcılıktaki Mısır Çarşısı ile ilgili yapabildiği itirazına karşı takip edilen bu “ifade değiştirtme yöntemi”, hukukla ve adaletle bağdaşmamaktadır. Sanığın soruşturma aşamasında usulüne uygun olarak ve serbest iradesini yansıtacağı bir ortamda sorgusunun yapılmadığı,  polis ifade tutanağını ret etmesine bile izin verilmediği ortadadır. (Soruşturmanın hiçbir aşamasında müdafi bulunmadığını da hatırlatmak isteriz.). Sanığın hukuka ve olayın oluşuna aykırı, hangi şartlarda alındığı belli olan  ikrarına! dayalı olarak hüküm tesis edilemez. (CMUK 135 ve 254/son, CMK:217/2)

 

Abdülmecit Öztürk’ün serbest iradesiyle yaptığı açıklamalar  = Duruşma sürecinin başından sonuna kadar defalarca yaptığı açıklamalardır.

                                                                                                                                                                                       

Pınar Selek’i tanımam, ifadem işkence altında alınmıştır. Polisler tekrar beni emniyete götürüp işkence

yapacaklarından dolayı suçlamaları kabul ettim.

 

 

Ş. G. (Abdülmecit’in halası) okuma yazması olmadığından soruşturma aşamasında alınan  (parmak bastırıldığı) ifade tutanağı (18.08.1998)                  :       Abdülmecit, evime getirdiği kızı ‘nişanlım’ diye tanıttı Bir odaya çekilip kapıyı kilitlerler ne yaptıklarını bilmem.”

 

Duruşmaya hemşire ve evin diğer sakinleri ile gelen Ş. G.’in hasta olduğu ve evde tek başına kalamadığı ortaya çıkar. Ancak soruşturma sırasında diğer ev sakinlerinin ifadeleri nedense (?) alınmaz.

 

Kovuşturma aşamasında, yaşlı bir kadın olan Ş. G.’in Türkçe bilmediği anlaşılır. Bunun üzerine tercüman  aracılığıyla ifadesi alınır.

 

Ş. G.’in duruşmadaki (27.10.2000 tarihli ) ifadesi            :   “..daha önce ifade vermedim, Teşhislerle ilgili hiçbir beyanım bulunmamaktadır. Okuma yazmam yoktur. Neler yazılı olduğunu bilmediğim bir kağıda parmak bastım. Şu anda  gösterdiğiniz Pınar Selek olarak bildirdiğiniz kızı tanımam.”

 

 

Açıkça ortaya çıktığı gibi:  

* Türkçe ve okuma yazma bilmeyen, yaşlı ve hasta bir kadına, hazırlanmış bir ifade tutanağına parmak bastırılmıştır.

* Türkçe bilmeyen bir kişiden tercüman olmadan Türkçe yazılmış bir yazıya parmak bastırılıp “delil” olarak dosyaya konulmuştur.

* Bu geçersiz ve delil olarak kullanılamayacak ifade tutanağının oluşturulma süreci, yapılmak istenen komployu açıkça göstermektedir.

Bu ifade tutanağının suçlama nedeni yapılması ahlaken ve vicdanen kabul edilemeyeceği gibi, yasaya da aykırıdır.

 

                                                                                                                                                                                                                                   

Olay yerinde Pınar Selek ile ilgili bir eşkal bilgisi veren, gören, benzeten tek bir tanık ifadesi de bulunmamaktadır. Pınar Selek’e Mısır Çarşısı ile ilgili yapılan suçlamanın tek nedeni Abdülmecit Öztürk’ün soruşturma aşamasında bilinen şartlarda alınan ifadesi (?)dir.

 

Mısır Çarşısı patlamasından 2 gün sonra gözaltına alınan Pınar Selek’e soruşturmanın herhangi bir aşamasında Mısır Çarşısı patlamasıyla ilgili tek bir soru bile sorulmamıştır.

 

 Pınar Selek’in Mahkeme huzurunda yaptığı açıklama [Bu olay şayet bomba ile yapılmışsa, bir insanlık suçudur. Ancak bana yapılan böyle korkunç  iftira da bir insanlık suçudur.”şeklindedir.

 

Emniyetin bomba uzmanlarının olay yeri inceleme raporları ve tutanaklarındaki bomba bulgusuna rastlanılmamıştır tespitlerine rağmen,  

Savcılığın oluşturduğu bilirkişi raporu  (2 Kasım 1998)          : Nitroselüloz kalıntılar var. Nitroselüloz içerir patlayıcı maddenin infilakı kanaati ileri sürmüşlerdir.  (Davanın açılabilmesi için alınan rapor)

 

22 Aralık 1998 tarihinde Abdülmecit Öztürk ve Pınar Selek hakkında Mısır Çarşısı’na bomba koymaktan DAVA AÇILDI.

 

 

Duruşma Süreci –Bomba İle İlgili İddianın Bilimsel Olarak Çürütülmesi

 

İst. Ün. Analitik Kimya Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr Reşat Apak’ın raporu (15. 06. 2000)   :   Savcılık bilirkişi raporu bilimsellikten, nesnellikten uzak olup Mahkemeyi yanıltmaya matuftur.  Nitroselüloz, vernikten boyaya, suni deriye, mürekkebe, yapıştırıcı benzeri bir çok materyalde bulunur.

Bomba İmha Bürosu amiri Başkomiserin 05.07.1999 tarihli duruşmada ifadesi                      :   Bir bomba izine rastlamadık. Tüp gaz kaçağı tabana yayıldığı için böyle bir patlama yapabilir.BOMBA PATLAMASI OLSAYDI, EN AZINDAN PATLADIĞI YERD E 50 CM.LİK ÇUKUR AÇARDI.  Bütün bombalar patladığı yerde mutlaka çukur yapar. Ancak olay yeri incelememizde böyle bir çukur tespitimiz olmamıştır.

 

 (09/10/11/13.07.1998 Olay yeri inceleme tutanaklarında, 14.07.1998 Kriminal Ekspertiz Raporu,20.07.1998 tarihli Olay yeri inceleme raporunda, bomba ile ilgili tek bir bulguya rastlanılmadığı tespitleri mevcuttur.)

 

Başkomiserin duruşmadaki açıklamasının  devamı        :   Ayrıca yaptığımız tespitte hiç boş tüp bulamadık, tamamı doluydu. Hatta o saate kadar hiç tüp kullanılmadan yer sahibinin döner ve bazı sıcak yiyecekleri nasıl pişirmiş olduğunu anlayamadık.

 

! Bu açıklama, olaydan hemen sonra kullanılmış tüplerin saklandığını düşündürmektedir.

 

İÜ Cerahpaşa Tıp Fak. Adli Tıp (27.07.2000) :   İddianamede belirtildiği (TNT kalıplarının rendelenerek boş kola kutusuna doldurulması, pim ve kablolar kullanılması) gibi bir bombadan kaynaklanması kesin olarak mümkün değil. Olguların hiçbiri, bomba patlamasına bağlı yaralama örneklerine uygunluk göstermemektedir. Savcılık bilirkişi raporu hatalı, bilimsel verisi bulunmamaktadır. Ölenlerin bedenlerinde parça tesirli bomba etkisi  bulunmamıştır.

 

Uzmanlık alanları Bomba ve gaz konusundaki patlamalar olan bilirkişi heyeti raporu (22.12.2000): TÜP GAZ KAÇAĞI PATLAMASIDIR. Tüpten sızan gazın havadan ağır olması nedeniyle zemine yakın hacimlerde, mutfağın girintili çıkıntılı yerlerde, hava sirkülasyonun azaldığı yerlerde toplanır.

Tanık ifadelerinden havanın yağışlı olması nedeniyle büfe içinde ve kapıların önüne sığınmış pek çok insan olduğu zaten ufak olan hacmi azaltmakta, kapılardan havalandırmayı engellemektedir. Havadan ağır olan kaçak gaz zeminde toplandığında ayakta duran kişiler tarafından solunmamış olması normaldir. Bu durum (tost makinesinin çalışması, elektrik düğmesine basılması, sigara yakılması, buzdolabının durması vs.. )tetikleyici nedenlerle patlamaya neden olur.”

 

(Mahkeme, 22 Aralık 2000 tarihli ara karar ile Pınar Selek için tahliye kararı verdi.)

 

Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas - Genel Kurulun Raporlarında (27.04.2001 / 24.01.2002), ölüler ve yaralananlar üzerinde yapılan incelemede, vücuttan çıkarılan parçalarda bomba ile ilgili herhangi bir emareye ilişkin tespit bulunamamıştır.

ö Mahkemenin bir talebi bulunmamasına ve davaya taraf olmamalarına rağmen, İçişleri Bakanlığı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü açıkça yargılamaya müdahale ederek, (aradan 2,5 yıl geçtikten sonra) “patlama bombadan kaynaklanmıştır” şeklindeki imzasız yeni bir rapor ile birlikte sonradan yazılmış bir bilgi notunun dosyaya girmesini sağlayarak Mahkemeden, yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulmasını talep etmişlerdir. Mahkeme, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün talebini kabul etmiştir.

 

Bilimsel raporlar ittifak halinde gerekli açıklamaları da yaparak “patlamanın sebebi bombadır” tespiti yapılamayacağını belirlemişlerdir.

 

 İddialar Çürütüldükçe Mahkemeye Hukuk Dışı Müdahaleler Yoğunlaşmıştır.

 

 

ö Jandarma Komutanlığı’nda Görevleri ile ilgili yönetmeliğe göre kendilerinden istenen konuda (patlamanın menşeinin tespiti konusunda) uzmanlıkları bulunmayan jandarmaların da mütalaaları ile muhalefet şerhi olmasına rağmen emniyetin gönderdiği rapor bilirkişi raporu haline geldi. Raporu hazırlayanların, bu konuda bilgili olmadıkları ve bilimsel kriterlere göre hareket etmedikleri, raporun sonuç bölümünde niteledikleri bombanın nasıl bir bomba olduğunu açıklayamamalarından da anlaşılmaktadır.

ö (4 Temmuz 2002 tarihli rapor):bombanın panda dondurma makinesinin üzerinde patlamıştır, o yerdeki tabanda kırıklıklar oluşmuştur.” (emniyet birimlerince daha sonradan dosyaya konan -kırık olduğunu gösterir- resim tarihsizdir.) OYSA;

 

ö Olaydan hemen sonra çekilen, olay yerinde inceleme yapan bomba uzmanlarının çektiği resimde söz konusu kırıkların olmadığı görülmektedir. (Kaldı ki, sonradan yaratılan kırık ile de bomba nitelemesi yapılamaz. Burada önemli olan kırık olup olmadığı değil, sonradan deliller üzerinde oynanması, yargının bağımsızlığı ilkesinin çiğnenmesi, hukuk dışı hareket edilmesi ve suç işlenmesidir.)

 

 

İki resim arasındaki fark Mahkemeye sunulmuştur. ÆBöylece Delil Karatıldığının Somut Örneği Ortaya Çıkmıştır.

 

 

Dosya İçeriğine Aykırı 4 Temmuz 2002 Tarihli Raporu Çürüten,

Duruşma Safhasında Dosyaya Giren Diğer Bilirkişi Raporları:

 

 

ö 10 Temmuz 2002 tarihli bilirkişi raporu         :   GAZ KAÇAĞI PATLAMASIDIR. GAZ KAÇAĞININ Mısır Çarşısı patlaması olayında olduğu gibi DAR  BİR YERDE YOĞUNLAŞMASI HALİNDE, BİR MERKEZ OLUŞUR.

                                                                                           

Tanık O. Y.’nin 10.07.1998 tarihli ifadesi       :  yağmur yağmaya başladı. Bu arada dışarıda bulunan vatandaş yağmurdan ıslanmasın diye çarşının içerisine doğru geldi. Büfe çok kalabalık oldu.”       

Em. Müd. Olay yeri inceleme raporu (20.07.1998)    :  “…Havanın yağışlı olması nedeniyle yağmurdan korunmak için Mısır Çarşısı önünde ve girişindeki boşluktainsanların toplu halde olmaları…”

Tanık                                                                         :   Bu olaydan sonra artık dönerlerde ve bütün Mısır Çarşısı’nda bir daha tüp kullanılmadı.                                                                               

                                                                                                                                                                                                                               

→ ODTÜ Elektrik Elektronik Müh. Bölüm Başkanlığının Bilirkişi heyeti raporu  (21.11.2002)         :  *GÖRÜNTÜLÜ İŞLEM TEKNOLOJİSİNDEN yararlanılmıştır. “Tespit edilen PATLAMA MERKEZİ,  patlamanın GAZ KAÇAĞINDAN kaynaklı diyen RAPORLA UYUMLUDUR. 04 Temmuz 2002 tarihli bomba açıklaması yapan raporda merkez olarak belirtilen PANDA DONDURMA DOLABI ÜZERİNDE OLMASI FİZİKEN MÜMKÜN DEĞİLDİR. Patlama merkezinin tam koordinatları tespit edilmiştir. Bu merkez lahmacun fırınının kapıya ve meşrubat dolabına en yakın köşesidir. Tavandaki hasarlı bölgenin analizi                    

çok büyük olasılıkla (PATLAMANIN LAHMACUN FIRININ İÇİNDE (içinde gaz tüplerinin bulunduğu) meydana  geldiğini göstermektedir…”

! Görüldüğü gibi Jandarmalarında bulunduğu 4 Temmuz 2002 tarihli rapor, hem açıklamalarındaki tutarsızlıklar hem de bilimsel raporlarla çürütülmesi karşısında hukuken geçerli olmadığı gibi, olayı çözen bir rapor da değildir.

  

12. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.05.2008 tarihli kararıyla Mısır Çarşısı iddiası ile ilgili Pınar Selek ve Abdülmecit Öztürk BERAAT etmişlerdir.

Duruşma Savcısı temyiz layihasında, yalnızca Pınar Selek aleyhine bozma talep ettiğinden, Mısır Çarşısı ile ilgili açılan davada Pınar Selek’i suçlamak için tek dayanak yapılan bilinen şartlarda ifadesi alınan Abdülmecit Öztürk’ün beraat kararı kesinleşti.

- Bomba iddiasıyla ilgili poliste kabul ifadesi alınan kişinin beraatını kabul ederek temyiz talebinde bulunmayan savcılık makamı, bu konuda ifadesi bile olmayan Pınar Selek için verilen beraat kararı aleyhine temyiz layihasında mahkumiyet istedi.

- Abdülmecit Öztürk’ün kendisi için geçerli sayılmayan polis ifade tutanağı, Pınar Selek için müebbet hapis istenmesine gerekçe oluşturdu.

Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process