Oğuz Sönmez
Pınar’ın barışçıl yaşamına, antimilitarist düşüncelerine ve çalışmalarına tanığım. Pınar'la tanışmamız, Barışamadık kitabıyla ilgili benimle de görüşmek istemesi üzerine oldu. Süreç içinde, gerek konuşarak gerekse de yazılarını okuyarak edindiğim yargıyla Pınar’a, birlikte, antimilitarizm üzerine bir kitap yazma isteğimi açtım. Sevinerek ve tereddütsüz kabul etti. Gündelik yaşamının içinde severek yüklendiği bütün zorluklara, mahkeme sürecinin bütün sıkıntılarına rağmen bu çalışmanın güzel bir şekilde sonlanması için çok gayret sarfetti. Her görüşmemizde yaptığımız uzun ve keyifli konuşmalar, okumalar inanıyorum ki ikimize de çok şeyler kattı. Ancak benim çok istekli oluşum, yeterli ya da hazır olmam anlamına gelmiyordu. Dolayısıyla uzun süren çalışmayı bir gün noktalamamız gerekiyordu. Buna rağmen, bu emeğimizi, Özgür Üniversite Yayınları’ndan Kavramlar Sözlüğü (II)'de -küçücük de olsa- değerlendirme olanağı yakaladığımız için mutluyum. Antimilitarizmi yazma isteğim, verdiğimiz onca emek ve Pınar'ın hâlâ 'tek seçenek' olması, önümde öylece duruyor. Pınar’la iyi dost olduğumuza inanıyorum. Ancak onu gündelik hayattaki ilişkileriyle gördüğümde, dost edinmesinin ne kadar kolay olduğunu da gördüm. Eğer Beyoğlu’nda ya da civarında birlikte yürüyorsanız bir süre sonra Pınar’la sarmaş dolaş, hasret gideren sokak adamlarıyla/çocuklarıyla karşılaşabilir, şaşkınca bakabilirsiniz. Pınar’ın babasıyla ya da kız kardeşiyle ilişkisini de görmelisiniz, inanın o aileden biri olmaya özenebilirsiniz. Pınar’la konuşurken kendinizi bir bilge kişi zannedebilirsiniz. Pınar size o olanağı yaratır. Sizinle çatışmaya değil, anlaşmaya çalışır. Ama tüm bunların sonucunda sizden, düşündükleriniz doğrultusunda, samimiyetle bir şeyler yapmanızı bekler…