Hepimiz bir tarih sahnesinde yaşıyoruz, içinde kocaman yaşamların kocaman sesler çıkararak ilerlediği bir sahnede.. Arkasında pek çok silik izler bırakan bu sahnenin nedense bir yanı hep karanlık ve örtük kalıyor. Çocukluğumdan itibaren bana öğretilen tarih, hep kocaman 'adamların' zaferlerini anlatıyor. İyi ama, sizce de, burada bir şeyler eksik değil mi?
Ben de bu bulanık izleri aramak için yollara düştüğümde Pınar'la karşılaştım, onun o sıcak ve içten gülüşüyle.. Sonra yazdıklarını okumaya başladım. Karşımda, sokaklara tek tek dokunmaya çalışan bir kadın vardı. İşte, o eksik olan şeyleri anlayabilmek için Pınar, dokunmayı seçmişti; yorulmadan, tüm samimiyetiyle hayatları anlamlandırmaya çalışıyordu. Ancak bu şekilde o biricik hayatları tanıyıp onları sevebileceğimize inanıyordu. Ben onun bu inancına tanığım.. Onun, hayatın karanlık ve susturulmaya çalışılan yanlarını görünür kılma çabasına tanığım.. Ben onun inatla sürdürdüğü barış ve özgürlük mücadelesine tanığım.. Kısacası ben, Pınar'ın dokunuşuna tanığım..
Ayşegül Taşıtman