Ankara’dan İstanbul’a gittiğim günlerin birinde, Büyükada’ya kadar gidip de Marmara’daki denizanalarından korktuğum için yüzemediğimi anlatıyordum ki, Pınar çocuksu bir şaşkınlık ve sevimlilikle “O da denizin bir hayvanı, neden korkuyorsun?” dedi. Kadınlar, travestiler, sokak çocukları ile dayanışmaya bir de benim pek korktuğum denizanaları eklenivermişti işte. “Pes yani!! Bu da Pınar’a söylenecek şey mi?" dedim içimden. Hayatını barışa adamış, her engele rağmen gülümsemesini yitirmeden mücadele eden bir kadından başka bir şey duymak mümkün müydü sanki? Pınar’a bunu söyleten, korkumu küçümsemesi filan değildi elbet; bu hayata ve bu hayatın her canlısına duyduğu sevgiydi. Denizanalarından hâlâ korkuyorum, ama bu hayatta hiçbir şey beni adaletsizlik kadar korkutmuyor. Pınar için, bu dünyada yaşayan ve bundan sonra yaşayacak herkes için adalet istiyorum. Pınar’ın tanığıyım; adaletin Pınar için var olduğuna da tanık olmak istiyorum.
Zehra Tosun
|
|