Pınar Selek'le hâlâ birebir tanışmadım, ama bu hiç temas etmediğim anlamına gelmiyor. Bütün bu dava sürecinin başından beri anlamlandıramadığım 'nasıl olur?' soruları da ancak Pınar Selek'in kim olduğunu, neleri nasıl yaptığını parça parça oradan buradan okudukça, kendisiyle o fark etmeden temas ettikçe yanıt buldu ve bulmaca büyük ölçüde tamamlandı. Pınar Selek var oluşuyla 'özgürlüğün ve özgürleşmenin', 'barışçılığın ve şiddetsizliğin' ve 'cesaretin' en yalın anlamlarının cisimleşmiş bir haliydi, bu nedenle de her tür 'iktidar' için önemli bir tehdit oluşturuyordu; erkekliğin, akademik ve uzman bilginin, her biçimiyle şiddetin, egemen sınıfların, sermayenin... ne kadarını sayabilirseniz. Üstelik bunu kendisi de bu iktidarların bir parçası, kendi alanında bir otorite olabilecek bir konumdayken bilerek, üzerinde düşünerek, yaşamının ve davranışlarının içine örerek ve başka var oluş biçimleriyle ilişkilerini eşit seviyede ve, tahakküm değil, öncelikle anlama amacıyla kurarak yapıyordu. Freire'nin özgürleştirici eğitim ve güçlenme anlayışı ve yöntemlerinin en zor uygulanabilir pratiklerini Pınar Selek çoktan uygulamış, bunu hem de araştırmacı kişiliğiyle yapmış ve 'ötekinin' bilgisine en çıplak haliyle ulaşmıştı.
Dertlerimiz aynı olsa da benimle benzer konumdaki erkeklerin bile göze alamayacağı birlikte yaşama deneyimlerinin kendisini nasıl özgürleştirdiğini anlatması yine bize tutulmuş bir ayna işlevi görüyor, muhalif bile olsak ayrıcalıklarımızdan vaz geçmeye yanaşmadığımız sürece aslında aynı iktidar anlayışının bir parçası olarak işlev gördüğümüz gerçeğini bize yine kibirden eser olmadan anlatıyor. Daha tehlikeli bir insan olabilir mi? Öte yandan bu kadar kendi olan ve şiddetsizliği, kendisiyle ve çevresiyle barışı bu kadar içine sindirmiş bir insan üstüne atılı bu suçu işlemiş olabilir mi? Bu artık inanma inanmama meselesi değil, iktidarın bu en çıplak şiddetini somut bir örnek üzerinden deşifre etme meselesidir. Pınar Selek özgür bir insandır, olacağına inanmasam da mahkum olsa ve dört duvar arasına bir şekilde yeniden konsa bile örneğin benden daha özgürdür, ve bu anlamda iktidarlar için tehlikeli olmaya devam edecek.
Alper Akyüz
|
|