Ümmü Teyze'ye, beni sımsıkı sararak "Teyzee, bu kız çok komik değil mi?" diye bağıran neşedir Pınar. Bildiğimiz deli... Mahallenin, mahallemizin delisi... Kimsenin pek ilişemediği, bir parça korktuğu... Ama o olmadan da yapamadığı... Korksun, alay etsin, taşlasın... ne yaparsa yapsın, varlığını için için pusulası bellediği... Sadece masumların, bebeklerin - bu dünyada korkacak kadar mal mülk, hırs biriktirmemiş yahut biriktirmeyi reddetmiş olanların yani - içtenlikle yaklaştıkları - cümle hayvanların Süleyman'ın etrafında toplanırcasına toplaşıp eyleştikleri deli... İsmiyle müsemma... Pınar işte... Bilgelik akar, neşe akar, dünyanın bilgisi akar. Çamur da akar ki, o çamuru da hakikat bellemiştir Pınar; kaçmaz, sakınmaz kendini o hakikatten. Gördüğünü, içinden akıttığını gösterir dünyaya. İnsanlar işte o çamurun, pisliğin kendi evlerinden aktığını bilirler de, o yüzden saldırır olanca büyük manşetlerle... Kötüyle, kendi içinde de bir zerresi kalmasın diye savaşır, pısmaz öyle kenarlara köşelere; ateşlenerek arınır. Dermanı yüreğidir, vicdanıdır. Kendine saklamaz hiçbir şeyi... Neşesi, coşkusu, merakı, tutkusu, gücü sarıyorsa etrafındakileri, deli akışını esirgemeyişinden, imseyi "ben azgın bir pınarım, ilişme" kibiriyle itip dışlamamasından. Kabulümdür... Tanıklığımdan ziyade paylaştığımdır.
İşte, yüreği, o coşkun akışı kaplasaydı bütün dünyayı, taşta büyümezdi Pınar. Lakin onu kapatmış ve kapatma arzusunda olanlar bilsinler ki, o güzelim sularda yıkanmış nice dostları var Pınar'ın, arınarak güçlenmiş, korkusuz dostları... Ne Pınar'ın yüreği kapatılabilir bir yerlere, ne akışı durdurulabilir... Korkar mısınız efendiler? E korkun ya, su geliyor çağlayarak. Vicdan bir ihtimal bile değilse yüreğinizde, savulun!
Zeynep Arıkanlı
|
|