Yargıtay kararı 11 Haziran’da açıklanacak

11 Haziran’da ağırlaştırılmış müebbet kararının bozulmasını bekliyoruz

Sosyolog yazar Pınar Selek’in Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ndeki temyiz duruşması 30 Nisan’da görüldü. Duruşma öncesi Güven Park’ta toplanan kalabalık bir destekçi grubu, Pınar Selek’in nihai beraatini talep ederken, Hâlâ Tanığız Platformu adına okunan basın açıklamasında "Mücadelemiz sadece bir insan için değil, sistemin dışladığı ve bedel ödettiği herkesin hakkı için mücadele veren, hedef gösterilen bütün hayat değerlerimiz için" denildi.

Yurtdışından aralarında Selek’in doktorasını da verdiği Strasbourg Üniversitesi Rektör Yardımcısı Edouard Mehl, öğretim üyeleri, öğrenci grubu temsilcileri, Strasbourg Belediyesi’nden Abdelkarim Ramdanil, Fransız Komünist Partisi ile Fransız Sol Bloğu temsilcisi, Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu gözlemcileri, Uluslararası Yazarlar Birliği (PEN) Almanya Genel Sekreteri, gazeteci, bilim insanı, sivil toplum temsilcisi ve politikacının da olduğu yaklaşık 40 kişilik heyet de duruşmaya katıldı. Türkiye’den de gözlemciler, yazarlar, feminist ve LGBTİ hareketinden temsilcilerin hazır bulunduğu duruşmayı CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Musa Çam ve HDP milletvekili Hasip Kaplan da izledi. Yoğun ilgi nedeniyle salon dışında katılımcılara ekran kurularak, duruşmanın canlı takibi sağlandı.

Pınar Selek’i 25 avukatın temsil ettiği duruşmada savunmasını avukatlar Akın Atalay, Ayhan Erdoğan, Alp Selek ve Bahri Belen yaptı. İlk sözü alan Akın Atalay yerel mahkemenin üç kez beraat kararı vermesini ve sonrasında kendi nihai kararından dönüşünü anlatarak yargılamadaki ve karardaki usule aykırılıkları sıraladı ve yerel mahkemenin kendi nihai hükmünden nasıl ‘ara karar’ diyerek dönebileceği sorusunu yöneltti. Reddi hakim süreci usulsüzlüklerini ve DGM dönemindeki avukat yardımı olmadan alınan işkenceli ifadelerin mahkumiyet gerekçesi yapılışını da anlatan Atalay, sırf usul hatalarından kararın bozulmasını talep etti.

Öğle arasının ardından devam edilen duruşmada avukat Ayhan Erdoğan, esasa ilişkin yaptığı savunmada, kriminal değerlendirmelerin görsel ve animasyonlu sunumunu yaparken olay günü görevlendirilen uzmanların ve savcının çelişkili tutanaklarını ve olay yeri raporlarını sundu ve gerek olay yeri inceleme ekipleri gerek Adli Tıp Kurumu gerekse İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı'nın, patlamanın bomba olamayacağı yönünde verdiği, mahkeme tarafından kaile alınmayan raporları hatırlattı.

Pınar Selek'in avukatlarından babası Alp Selek ise Pınar’a gözaltında Kürt hareketine ilişkin sosyolojik araştırmalarının sorulduğunu ve isim vermediği için ağır işkencelere maruz kaldığını anlatarak Berlin’deki Uluslararası Überleben kuruluşunun Pınar Selek'in işkenceye uğradığına ilişkin verdiği bilimsel raporu okudu.

Son sözü alan avukat Bahri Belen de Pınar Selek’e bu komplonun Kürt hareketine dair yürüttüğü çalışma sonrası örüldüğünü belirterek “ İlk aşamada hikayeye ihtiyaç yokken emniyet bomba uzmanları bomba bulgusu olmadığına dair rapor verdi" diye konuştu. Mahkemenin üç kez beraat kararı verdiğini hatırlatan Belen, davanın siyasi yönüne vurgu yaparak "Amaç aslında Pınar Selek'i mahkum etmektir" dedi.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Pınar Selek’in avukatları tarafından sunulan temyiz nedenlerini inceleyerek kararını 11 Haziran’da bildireceğini duyurdu.

Son duruşma dahil on altı yıllık bu hukuk işkencesine tanıklık eden hepimiz şimdi Yargıtay’ın ağırlaştırılmış müebbet kararını bozmasını bekliyoruz. On altı yıl sonra gelen adalet adalet değil, olsa olsa insanlık suçu halini almış hayat hakkı ihlalinin çok gecikmiş telafisidir. Acilen bu telafiyi talep ediyor, Pınar Selek’in şahsında sistemi sorgulayan, dışlanmış kesimleri anlamaya ve anlatmaya çalışan bütün muhaliflerin çabasını bir kez daha selamlıyoruz.

Pınar Selek’e nihai beraat verilene kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.