Pınar Selek'i bu kadar karanlık bir senaryonun içinde yıllarca tutmaya çalışacak kadar "tehlikeli" kılan meziyetlerinden en kritik olanı sosyolog olması olsa gerek. Akademinin kurumsal çatısının dışında ve kurumsal akademik çerçeveye, yaşamın kendisini akademik bir faaliyet olarak örgütleyerek alternatif çalışmalar yürütmenin bedeliyle karşı karşıyayız. "Barış" teması, akademik çalışmalarda defalarca kez ele alınmıştır da, bu çalışmaların kaçı "Türkiye'de barışabilmek mümkün mü?" ya da "Barışabileceğini iddia eden muhalifler barışabildi mi?" sorularını sorabilmiştir? Travestiler ve transseksüeller de akademinin, özellikle son dönemde,büyük bir merakla araştırdığı(!) özneler arasında. Peki bu araştırmaları yapanlar arasında travestilerin uğradığı şiddete karşı onlarla birlikte mücedele eden kaç akademisyen var? Pınar'ın araştırmaları, her şeyden öte, sosyal bilimlerde ahlâkı geri çağıran araştırmalar. Öncelikle, ahlâka davetin bedelinin bu kadar ağır olmadığı bir Türkiye'de yaşayabilmek adına Pınar Selek'e tanıklığımızı yüksek sesle dillendirmemiz gerekiyor.
Zeynep Kutluata
(Feminist Kadın Çevresi)