Pınar Selek
MISIR ÇARŞISI DAVASI KRONOLOJİSİ - Son Güncelleme: 23.12.2014

09.07.1998      Mısır Çarşısı’nda bir patlama meydana geldi.

11.07.1998      Pınar Selek gözaltına alınır. Gözaltı boyunca kendisine Mısır Çarşısı ile ilgili tek  soru sorulmaz. Kürt meselesi ile ilgili yaptığı araştırması nedeniyle  görüşme yaptığı kişiler sorulur, isim vermeyince ağır işkence görür, sahte tutanaklar düzenlenir. Filistin askısında sol kolu çıkar. Soruşturmanın hiçbir aşamasında avukat yardımından faydalandırılmaz.

13.07.1998      Polis tutanağı: “Pınar Selek, nezarette sol kolunun üstüne düştü.”

14.07.1998      Kriminal Lab. Raporu: “Mısır Çarşısı’nda bomba bulgusu yok.”

18.07.1998      Pınar Selek örgüt üyeliği suçlamasıyla DGM askeri hakimliğince tek kişi olarak tutuklanır.

20.07.1998      Mısır Çarşısı patlaması ile ilgili Emniyet bomba uzmanlarının olay yeri inceleme sonuç raporu: “Bomba değil.”   “Patlama neticesi ölenlerin vücudundan çıkarılan parçalar ve diğer inceleme konuları üzerinde bombaya ait olabilecek herhangi bir parça, madde ve malzemeye rastlanılmamıştır. “

15.08.1998      Abdülmecit Öztürk’ün polis ifade tutanağı: “Mısır Çarşısı’na bombalama eylemini Selek ile birlikte  gerçekleştirdik.”

18.08.1998      Abdülmecit Öztürk savcılık ifadesinde polisteki ifadesinin işkenceyle alındığını söylüyor ve savcılık ifade tutanağına, Mısır Çarşısı ile ilgili hiçbir ilgisi ve bilgisi olmadığını geçirtebiliyor. Ancak sonradan bu savcılık ifade tutanağına “15 dakika yan odada bekletilen A. Öztürk müracaatla ifadesinde değişiklik yapacağını belirtmesi üzerine  yeniden huzura alındı” cümlesiyle başlayan bir bölüm ekleniyor: “pişmanım. polis ifade tutanağı doğrudur”  Ancak savcılığın bu ek ifade tutanağında savcının imzası yok! (Abdülmecit, soruşturmanın hiçbir aşamasında avukat yardımından faydalandırılmaz.)

18.08.1998      Aynı gün Abdülmecit’in halası Ş. Güler’in parmak bastığı Türkçe yazılı ifade tutanağı: “Evime gelen kız fotoğraftaki kızdır. Yeğenim eve getirdiği kızı “Nişanlım” diye tanıttı. İsmini bilmem. Bir odaya çekilip kapıyı kilitlerler, orada ne yaptıklarını bilmem.”

18.08.1998      Konu hakkında herhangi bir ifadesi bile alınmayan Pınar, İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından bir basın toplantısı vasıtasıyla kamuoyuna “mısır çarşısı bombacısı” olarak lanse edilir.

02.11.1998      Savcının oluşturduğu bilirkişi raporu: “Nitroselüloz kalıntıları var.”

02.11.1998      Mısır çarşısı iddianamesi ile Pınar hakkında ikinci dava açılır

10.02.1999      Pınar hakkında açılan iki davanın birleştirilmesine karar verilir.

14.04.1999      tarihli duruşmada sanık A. Öztürk’ün ifadesi: “Selek’i tanımıyorum. Polis ifadesi gerçek değil. Ağır işkence gördüm.”

(Olay yerinde Pınar Selek ile ilgili bir eşkal bilgisi veren, gören, benzeten tek bir tanık ifadesi de bulunmamaktadır.)

05.07.1999      Olay yeri inceleme Bomba uzmanı Baş komiserin Mahkemedeki ifadesi: Herhangi bir bomba izine rastlamadık. Mısır Çarşısı’ndaki patlama kesinlikle bomba olamaz. Şayet bomba patlaması olsaydı, mutlaka patladığı yerde en azından 50 cm.lik çukur açardı. Bütün bombalar patladığı yerde mutlaka çukur yapar. Olay yeri incelememizde böyle bir çukur tespit edilemedi.” “Tüp gaz kaçağıdır”

15.06.2000      İ.Ü. Analitik Kimya Anabilim Dalı Başkanı Reşat Apak:“Nitroselüloz birçok maddede bulunur, bomba olduğuna kanıt değil. Nitroselüloz,nitriniyon, günlük hayatta çok kullanılır, sosis, salam, sucuk, pastırma gibi et ürünlerinden vernikten boyaya, suni deriye, mürekkebe, yapıştırıcı benzeri bir çok materyalde bulunur. Mısır Çarşısı, bu malzemelerin yoğun olduğu bir yer”

27.07.2000      Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı raporu: “ Savcılık raporu bilimsel değil. Ölenlerin bedenlerinde parça tesirli bomba etkisi bulunmamıştır. Olguların hiçbiri bomba patlamasına bağlı yaralama örneklerine uymuyor. Hele iddianamede belirtildiği  gibi (TNT kalıplarının rendelenerek boş kola kutusuna doldurulması, pim ve kablolar kullanılması) bomba kesinlikle olamaz.

27.10.2000      tarihli duruşmada amme tanığı Ş. Güler’in Türkçe ve okuma yazma bilmediği ortaya çıkar. Bunun üzerine tercüman aracılığıyla ifadesi alınır.  Kürtçeden Türkçe’ye çevrilen ifadesinde Ş. Güler şöyle diyor: “Selek’i daha önce görmedim, tanımıyorum. Önüme bir kağıt uzatıp parmak bastırdılar , orada neler yazlı bilmiyorum. Okuma yazmam da yok. Kimseyi teşhis etmedim. ” Böylece türkçe bilmeyen bir kişiye tercüman olmadan türkçe yazılmış bir tutanağa parmak bastırmak suretiyle sahte delil yaratıldığı anlaşılmıştır.

21.12.2000      Mahkemenin tayin ettiği uzmanlık alanları bomba ve gaz olan profesörlerden oluşan  bilirkişi heyetinin raporu: “Kesinlikle bomba değil, tüp gaz kaçağı.” Raporda ayrıca, gazın hava sirkülasyonun azaldığı yerlerde toplandığı, havadan ağır olan kaçak gaz zeminde toplandığında ayakta duran kişiler tarafından solunmadığını, tanık ifadelerinden havanın yağışlı olması nedeniyle büfe içinde ve kapıların önüne sığınmış pek çok insan olduğu, zaten ufak olan hacmi azalttığı, havalandırmayı engellediği” belirtilmiştir.

22.12.2000      Pınar Selek tahliye edildi.

19.04.2001      Emniyet Genel Müdürlüğü  ve İçişleri Bakanlığı, davaya taraf olmamalarına ve Mahkemenin de talebi olmamasına rağmen, patlamadan üç yıl geçtikten sonra yargılamaya yasadışı şekilde açıktan müdahale ederek Pınar Selek’in tahliye olmasından duydukları rahatsızlıkları ifade edip bir bilgi notu ile birlikte dosyaya imzasız ve tarihsiz bir rapor sokarlar: “Patlama bombadan kaynaklanmıştır. Yeni bir bilirkişi heyeti oluşturun.”

(Oysa Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı bomba uzmanı birimleri olaydan sonra yaptıkları incelemelerde patlamada bomba bulgusuna rastlanılmadığını açıkça tespit etmişlerdi.)

27.04.2001/24.01.2002      Adli tıp 1. ihtisas ve Adli Tıp Genel kurulunun ölüler ve yararılar üzerinde yaptığı incelemede, vücuttan çıkarılan parçalarda bombaya ilişkin tıbbi olarak herhangi bir emare tespit edilememiştir.

04.07.2002      (Davanın tarafı olmayan İçişleri Bakanlığı ve Emniyetin isteği üzerine alınan yeni rapor) - Patlamanın menşei konusunda uzmanlıkları olmayan jandarmaların da mütalaaları ile muhalefet şerhli rapor: Emniyetin gönderdiği raporla aynı: Bomba. Ancak bombanın nasıl bir bomba olduğu açıklanamamıştır.

10.07.2002      Mahkemenin tayin ettiği bilirkişi raporu: kesin olarak Gaz Kaçağı Patlamasıdır. Gazın birikmiş olduğu yerin lahmacun fırını olduğu tespit edildiği  raporda ayrıca “Gaz kaçağının Mısır Çarşısı patlaması olayında olduğu gibi dar  bir yerde yoğunlaşması halinde, bir merkez oluştuğu”  ifade edilir.

21.12.2002      ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği heyetinin “Görüntülü işlem teknolojisi”nden yararlanarak hazırladığı raporu: Patlama merkezi, gaz kaçağı tespitini yapan merkezle uyumlu, bomba diyen raporda belirtilen merkez ise fiziken mümkün değil. Patlama merkezinin tam koordinatları tespit edilmiştir. Patlama, lahmacun fırınının içinde meydana gelmiştir.”

28.12.2005      tarihli duruşma: Savcı Pınar Selek için ağırlaştırılmış müebbet istedi.

08.06.2006      12. Ağır ceza Mahkemesi, ceza verilmesine gerektirir kesin ve inandırıcı delilin elde edilememesi nedeniyle Mısır çarşısı patlaması ile ilgili ceza verilmesine gerek olmadığına karar verildi.

17.04.2007      Yargıtay 9. Ceza Dairesi, kararda hüküm kurulmadığı gerekçesiyle mahkemenin kararını bozdu.

23.05.2008      İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Mısır Çarşısı iddiası ile ilgili kesin ve inandırıcı delil bulunamaması nedeniyle eski kararını tekrar ederek, Pınar Selek ve Öztürk hakkında Mısır Çarşısı patlamasına ilişkin olarak beraat kararı verdi. Yardım yataklık ile ilgili suçlamadan da “zamanaşımından davanın ortadan kaldırılmasına” karar verdi. Mahkeme kararında, Pınar hakkında örgüt üyesi olduğuna dair iddiaları da inandırıcı bulunmadı.

29.05.2008      Duruşma savcısı, Mısır Çarşısı ile ilgili yalnızca Pınar Selek’in beraat kararının bozulması talebinde bulundu. Böylece Mısır Çarşısı ile ilgili açılan davada Pınar Selek’i suçlamak için tek dayanak yapılan, sonradan yalanladığı “eylemi birlikte yaptık” şeklindeki polis ifade tutanağının sahibi Abdülmecit Öztürk’ün beraat kararı kesinleşti. Böylece duruşma savcısı tarafından ,işkence altında Öztürk’e kabul ettirilen “Eylemi Pınar ile birlikte yaptık” şeklindeki ifade tutanağı, kendisi için geçerli ve inandırıcı bulunmazken, bu konuda tek bir ifadesi bulunmayan Pınar için geçerli ve inandırıcı (!) kabul edildi.

10.03.2009      Yargıtay 9. Ceza Dairesi, beraat kararını bozdu. Aynı daire, beraat kararı Savcılıkça temyiz edilmeyen Öztürk hakkında‘kazanılmış haklarının saklı kaldığını’ beyan etti.

04.05.2009      Yargıtay Başsavcısı, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin beraat kararının bozulması kararına karşı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda itiraz ederek, , “patlamanın bombadan kaynaklandığı kanıtlanamamıştır” gerekçesiyle beraat kararının onanmasını istedi.

09.02.2010      Yargıtay Ceza Genel Kurulu (Başsavcılığın bombadan kaynaklı olduğu kanıtlanamamıştır itirazına rağmen) kararında, Y. Başsavcılık ile Yargıtay 9.ceza dairesi arasında patlamanın nedeni (bomba patladığı) konusunda herhangi bir şüphe yoktur şeklinde bir açıklamada bulunarak, 17’ye karşı 6 oyla, Yargıtay Başsavcısı’nın itirazını reddetti. Böylece Genel Kurul’un  Yargıtay Başsavcılığın iki sayfalık itiraz gerekçelerini okumadıkları anlaşılmıştır.

09.02.2011      İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Pınar Selek hakkında verilen daha önce verdiği beraat kararında direnme kararı verdi.

10.02.2011      Mahkeme savcısı  beraat kararını yeniden temyiz etti. Ancak Mısır çarşısı davası ile birleştirilen Mısır Çarşısı dışındaki diğer davalardaki usul eksikliklerinin tamamlanmasına ilişkin yargılama devam ettiğinden Mısır Çarşısı dosyası Yargıtay’a gitmesi bekletiliyordu.

22.11.2012      tarihli duruşmada, yargılamada mahkeme başkanın izinli olduğu dönemde İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne geçici olarak başkanlık yapan yeni bir hakimle oluşan heyet, hukuka aykırı biçimde Pınar Selek’in beraati konusunda verilen nihai direnme kararını Yargıtay’a gitmek üzereyken bir ara kararla geri aldığını açıklar. Böylece daha önce hüküm vermiş olduğu ve el çekmiş olduğu bir davada usul ve yasaya aykırı olarak yetkisi olmadığı halde, ikinci bir karar vererek, kendisini ‘temyiz mercii’ yerine koymuş, kendi beraat kararını geri almıştır. Savcı,aynı gün, bir yandan temyiz ettiği dosya hakkında sanki nihai karar verilmemiş gibi tekrardan esas hakkında mütalaa vermiş diğer yandan da temyiz dilekçesini geri çekmemiştir.

24.01.2013      tarihli duruşmada, mahkeme başkanının muhalefet şerhine rağmen, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi oy çokluğuyla Pınar Selek hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi ve yakalama kararı çıkardı. Ayrıca Pınar Selek hakkında kırmızı bülten çıkarılması ve Fransa’dan iadesinin istenilmesi için talepte bulundu. İnterpol ise, talebi kriterlerine uygun ve yeterli bulmayarak reddetti ve talep dosyasının imha edilmesine karar verdi. İnterpol duruma ilişkin 03.03.2014’de Pınar Selek’in avukatlara bilgi verdi.

30.04.2014      Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde Pınar Selek’in avukatlarının yaptığı temyiz başvurusu üzerine temyiz duruşması gerçekleşti. Bu duruşma Pınar Selek’in avukatlarının Yargıtay’da savunma yapabildikleri ilk duruşmaydı.

11.06.2014      Yargıtay 9. Ceza Dairesi temyiz incelemesi sonucu Pınar Selek’e verilen müebbet hapis cezasıyla ilgili bozma kararı verdi.

03.10.2014      Dava dosyası, özel yetkili mahkemeler kaldırıldığı için, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Yargıtay bozma kararı, mevcut delil durumu ve geçmişte verilen beraat kararlarını da göz önünde bulundurduğunu belirten mahkeme heyeti, Pınar Selek hakkındaki yakalama kararını da kaldırdı.

05.12.2014      15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Cumhuriyet Savcısı esas hakkındaki mütalaasını sundu. On altı yıldır devam eden davada yargılamaya yeni katılan savcı somut herhangi bir delile dayanmadan ve herhangi bir gerekçe de göstermeden Pınar Selek hakkında ağırlaştırılmış müebbet talebini yineledi. Bunun üzerine savunma avukatları bu davada üç kez beraat kararı verilmiş olduğunu hatırlatarak bu gerekçesiz mütalaaya katılmadıklarını belirttiler. Mahkeme heyeti de tüm delillerin tartışılması ve savunmanın sunulması için süre vererek duruşmayı 19 Aralık Cuma saat 10:00’a erteledi.

19.12.2014      15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Pınar Selek'in avukatları savunmalarını yaptılar. Mahkeme, Mısır Çarşısı patlamasına ilişkin üzerlerine atılı suçu işlediğine dair mahkumiyetine yetecek ölçüde kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden şüphe de sanık lehine yorumlanır ilkesinden hareketle sanıkların CMK’nın 223/2-E maddesi gereğince beraatine karar verdi. Sosyolog yazar Pınar Selek 4. kez beraat etti.

22.12.2014      Savcı 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği beraat kararını temyiz etti. Dosya Yargıtay Genel Ceza Kurulu’na gidecek.

Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process