Bilgi Üniversitesi’nde 23 Kasım Cumartesi günü “Cezasızlığa Son” paneli düzenlendi. Prof. Dr. Turgut Tarhanlı’nın yaptığı açılış konuşmasıyla başlayan panelde cezasızlığın hukuksal, toplumsal boyutu, yasal dayanakları, medyanın cezasızlık konusuna etkileri ele alındı. Panelde aynı zamanda hukuksuz yargılamaların yaşandığı, mağduriyetlerin olduğu davaların tanıkları dinlendi. Olaylarla ilgili aktarımların video gösterimlerinin yapıldığı panelde Pınar Selek davası da gündeme geldi. "Hrant Dink, Pınar Selek ve Baskın Oran - İbrahim Kaboğlu olayları" şeklinde ayrılan bölümde Pınar Selek’in kardeşi ve avukatı Seyda Selek, davanın hukuksuz süreçlerini ve 16 yılda Pınar Selek’in ve kendisinin yaşadığı tanıklığı aktardı.
Pınar Selek davasının ele alındığı bölüm Mısır Çarşısı patlamasından bugüne davanın basına yansımış görüntülerinden oluşan video gösterimi ile başladı. Videoda aynı zamanda 16 yıl içerisinde Pınar Selek’in aldığı üç beraat, dava sürecindeki hukuksuzluklar ve Selek’in çevresinde oluşan toplumsal destek sergilendi. Gösterimden sonra konuşmasına başlayan Seyda Selek, Pınar Selek’in patlamadan iki gün sonra gözaltına alındığını, gözaltı sürecinde patlamayla ilgili tek bir soru sorulmadığını, Sosyolog Pınar Selek’in Kürt sorununa yönelik çalışması için görüştüğü kişilerin isimlerini vermesini yönünde zorlandığını ve Pınar’ın ağır işkencelere rağmen çalışmasında yer alan isimleri polise vermediğini anlattı.
Seyda Selek davada bomba ya da bombaya dair hiçbir katının sunulamadığını söyleyerek Bilimsel bütün raporların patlamanın, meydana gelen ölüm ve yaralanmaların sebebinin bomba olmadığını kanıtladığını ifade etti. Pınar Selek’in iki buçuk sene sonra tahliye olduğunu ancak davaya o dönemin İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Müdürlüğü’nün mahkemede taraf olmadıkları halde davaya müdahil olduklarının altını çizen Selek, yeniden bilirkişi talebinde bulunulduğunu anlattı. Sahte raporlardan, Abdülmecit Öztürk’ten işkence altında alınan ve daha sonra kendisinin mahkemede reddettiği ifadeye kadar bütün hukuksuzlukları tek tek gözler önüne serdi.
Seyda Selek, yaşatılan bu adaletsizliğin 28 Şubat’ın en karanlık döneminde meydana geldiğini vurguladı ve Pınar Selek’in o dönem sosyolog olarak tabu olan Kürt sorununun üzerinde çalıştığı için cezalandırıldığının altını çizdi. Mahkemenin üç kez beraat etmiş Selek hakkında kendi kararından dönerek verdiği skandal mahkumiyet kararın ayrıntılarını da aktaran Selek, ablasının “Kendimi kırık camlar üzerinde yürüyormuş gibi hissediyorum.” sözünü aktararak “Bana hep ‘umudunuz var mı adalet yerine gelecek mi?’ diye soruyorlar. 16. seneye girdik ben artık adalet talep etmiyorum. Peki ne diliyorum? Bu mağduriyetin bitmesini ve yeni mağduriyetlerin yaşanmamasını istiyorum. Pınar’ın beraatıyla birlikte devletin yapmış olduğu komplonun açığa çıkmasını istiyorum. Ve tabi ki Pınar’ın özgürce ülkesinde yaşamasını diliyorum.” ifadesiyle konuşmasını bitirdi.