GIT-Türkiye, Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinin (MSGSÜ) ortak etkinliğinde akademinin ‘sakıncalı’ları konuştu. “Parmaklıklar Ardında Bilim: Sakıncalı Araştırmalar, Suçlu Konular” başlıklı panelde iktidarın ‘sakıncalı’ bulduğu konular ve üniversitelerdeki baskılar örnekleriyle birlikte tartışıldı.
MSGSÜ Bomonti Kampüsünde yapılan panelin ilk oturumunu Prof. Dr. Füsun Üstel yönetirken, Prof. Dr. Ayşe Erzan, “Akademik Özgürlükler- Üniversitenin ‘İç hukuku” başlıklı bir sunum yaptı. Özerk ve kendi iç hukuklarına sahip olan üniversitelerin otoriter rejimlerin baskısıyla karşı karşıya kaldığına değinen Erzan, Türkiye’de de benzer bir durumun yaşandığını ifade etti. Erzan, otoriter rejimlerin hiçbir kurumun özerkliğine tahammül edemediğini söyledi. “Akademik Özgürlük Nedir ve Neye Yarar?” başlığıyla Avukat Fikret İlkiz ise akademik özgürlüğün ne olduğuna ve hukuk sınırları içindeki yerine değindi. İlkiz, bilimin toplumsallığından söz ederek bilim özgürlüğüne konulan sınırlandırmanın hukukçulara bırakılmayacak kadar önemli olduğunu belirtti.
SOSYAL BİLİMCİ MUHALİFTİR
Öğleden sonra Doç. Dr. Zeynep Gambetti’nin yönetiminde iki panel gerçekleşti. Doç. Dr. Reyda Ergün “Ötekiyle Bakışarak Kendine Bakmak: Aynalar, Maskeler ve Pınar Selek” başlıklı sunumunda, sosyal bilimlerin muhalif kimliğine değinerek, Sosyal Bilimci Pınar Selek’in yaptığı çalışmalardan dolayı iktidar tarafından cezalandırıldığını söyledi. Ergün, “Hiçbir sosyal bilimci kendisini içinde yaşadığı toplumdan soyutlayamaz. Bu yüzden bilim taraflı ama nesneldir” dedi. Ergün, Selek’in yaptığı çalışmaları hatırlatarak, Selek’in hikayesini bir mağduriyet değil, bir isyan hikayesi olarak gördüğünü ifade etti.
DEMOKRASİ TALEPLERİ...
Prof. Dr. Neşe Özgen ise “Pertev Naili Boratav’dan Ahmet Kerim Gültekin’e: Siyasal Antropoloji Çalışmaları Devlete Göre Neden Sakıncalıdır?” başlıklı sunumunda antropolojinin tarihçesinden söz ederek, iktidarla kurduğu ilişkiye değindi. Özgen, Boratav’ın yaptığı çalışmalardan dolayı devlet tarafın cezalandırıldığını anlattı. Demokrasi taleplerinin baskıcı rejimlerle pazarlık etme yerine sembollerle kendisini ifade ettiğini ve Anadolu’da bunun örnekleri olduğunu ifade eden Özgen, “Antropolojinin de kendi alanı ve yöntemine bu şekilde sahip çıkması gerekir” dedi.
Oturumun ardından yapılan tartışmada Hâlâ Tanığız Platformundan Senem Donatan Pınar Selek davası ve Platformun çalışmaları hakkında bilgi verdi. Ahmet Kerim Tekin, yaşadığı tutuklama başta olmak üzere uğradığı haksızlıklara değindi. Tekin, tutuklanmasına neden olanın ise, sosyal bilimin bir adım ötesine geçerek, bunun siyasi pratiğini yapmasından dolayı olduğunu söyledi.
ERSANLI VE TUZCUOĞLU ÖRNEKLERİ
Bahar Şahin Fırat “Taş’ın İzinde: Müge Tuzcuoğlu ‘Vakasının’ Devlet, Adalet ve Çocuk Olmak Üzerine Düşündürdükleri” başlıklı sunumunda devlet çocuk ilişkisine dair yanılgıların Müge Tuzcuoğlu’nun yaptığı çalışmayla nasıl kırıldığını anlattı. Fırat, Kürt çocukların taşı yaşadığı bütün haksızlıklara karşı attığına vurgu yaptı. Fırat, Tuzcuoğlu’nu tutuklamaya kadar götürenin ise devletin ‘makbul çocuk oyununu’ bozduğu için yaşandığı söyledi. Yrd. Doç. Dr. Nurşen Gürboğa da “Büşra Ersanlı’nın Entelektüel Aktivizmi, Onur ve Adalet İçin Eşitlenme ve Özgürleşme” başlığıyla sunumu yaptı. Ersanlı’nın akademik çalışmayla siyaset birleştirdiğini anlatan Gürboğa, Ersanlı’nın alanda çalışma yürüten akademisyen kimliğine değindi. Bu yönüyle de hem uluslararası akademi dünyada saygınlığı olduğunu aynı zamanda makalelerin birçok kurumun yayın organlarında çıktığını hatırlatan Gürboğa, Ersanlı’nın akademi dünyasının sınırlarını kırdığını belirti. Siyasal iktidarın akademisyenleri ‘tarafsızlık’ adı altında itibarsızlaştırmak istediğine vurgu yapan Gürboğa, “Bu yüzden de itibarsızlaştırılmış akademisyenlerin buluşması tesadüf değil, aslında bu bir cephe” diye konuştu.
ALANDA OLACAKLAR
Tartışma bölümünde söz alan Prof. Dr. Büşra Ersanlı, son olarak İstanbul’da 1 Mayıs’ta yaşananları hatırlatarak, bir kadının onuruyla nasıl oynandığının bir kez daha görüldüğünü söyledi. Değişen bir durum olmadığını anlatan Ersanlı, bunun için alanda çalışmalarını sürdüreceğini söyledi. Müge Tuzcuoğlu ise, yaşananlar karşısında bir adım ileriye nasıl gidilebileceği üzerine kafa yorulması gerektiğini söyledi. Kendisinin çalışmaları açısından böyle bir hedefe sahip olduğunu belirtti. Yapılan konuşmaların ardından katılımcılar da, akademik alanda yaşanlara karşı nasıl bir mücadele verilmesi ve buna karşı nasıl bir örgütlülük sağlanması gerektiği üzerine görüşlerini dile getirdi. (İstanbul/EVRENSEL)