Strasbourg Üniversitesi Rektör Yardımcısı Kern İstanbul’da Zeynep Miraç’ın sorularını yanıtladı. FOTOĞRAF: ERCAN ARSLAN
Zeynep Miraç - Milliyet - 24/04/2013
Strasbourg Üniversitesi Rektör Yardımcısı Francis Kern, Pınar Selek için düzenlenen bir sempozyum için İstanbul'daydı. Selek'in araştırmacı olarak görev yaptığı üniversite, daha önce onun arkasında olduğunu ve kimsenin üniversiteyi çiğnemeden Pınar Selek'e dokunamayacağını açıklamıştı. Francis Kern de üniversitenin bu tavrını destekledi. Milliyet'e konuşan Kern, "İçinde bulunduğunuz barış süreci ile Kürt sorunu konusunda araştırmalar yapan Pınar Selek hakkında verilen karar birbiriyle çelişiyor" dedi.
-Türkiye'de pek çok kişi Pınar Selek'i Mısır Çarşısı patlaması ve ardından gelen dava süreciyle tanıyor. Sizin tanıdığınız Pınar Selek kim?
Çok dinamik bir kadın. Öncelikle bir araştırmacı, sosyolog, aynı zamanda bir yazar ve etrafında neler olup bittiğini merak eden, seyirci kalamayan biri. Yirmi yıldan fazla süredir Strasbourg'da yaşayan arkadaşlarım var, onlardan daha fazla insan tanıyor Pınar.
- Nasıl tanıştınız?
Ben Strasbourg Üniversitesi rektör yardımcılığı görevine geçtiğimiz 22 Ocak'ta seçildim. Ve ilk yaptığım, İstanbul'a, Pınar Selek'in duruşmasını izlemeye gelmek oldu. Üniversiteden dört arkadaşımla birlikte Strasbourg Üniversitesi'ni temsil etmek üzere duruşmaya katıldık. Geri döndüğümde de Pınar Selek'le tanışmak istedim. Ben İstanbul'dan döndükten birkaç gün sonra buluştuk.
Muhbirliği reddetti
-Hiç tanımadığınız birinin duruşması için sizi İstanbul'a getiren neydi?
Çünkü bunun kişisel ilişkilerle, dostlukla, tanışmakla bir ilgisi yok. Adaletle ilgisi var. Benim için önemli olan araştırma özgürlüğüdür.
- Geçtiğimiz hafta sonu Pınar Selek için düzenlenen sempozyumda, araştırmacının ifade ve yaratma özgürlüğünün dokunulmaz olması gerektiğini söylediniz. Fransa'da ya da Avrupa'da Pınar Selek'in yaşadığına benzer bir "dokunulma" hikayesi hatırlıyor musunuz?
Hayır. Bir akademisyenin herhangi bir araştırmasından alıkonması neredeyse imkansıza yakın. Bunu söylüyorum; çünkü önce Pınar Selek'in görüştüğü, buluştuğu, araştırma yaptığı insanların kim olduğunu ve ona neler söylediklerini öğrenmek istediler. Pınar muhbir olmayı reddetti. Onu suçlayacak bir şey bulamayınca ardından Mısır Çarşısı patlaması ve suçlama geldi. Bu nedenle ben Pınar'ın araştırma özgürlüğüne saldırıldığına inanıyorum ve olayı böyle değerlendiriyorum.
- Strasbourg Üniversitesi rektörü Alain Beretz, "Pınar Selek üniversitenin koruması altındadır. Üniversiteyi çiğnemeden kimse ona dokunamaz" açıklamasını yaptı. Nasıl bir korumadan söz ediyorsunuz?
Strasbourg'daki ve Fransa'nın pek çok yerindeki akademik otoritelerin koruması altında. Rektörümüz bunu açıklıkla söyledi. Durumu takip ediyoruz. Bizim için onu korumak demek, her şeyden önce tetikte olmak demek. Davayı bütün detaylarıyla takip ediyoruz. Strasbourg'da üniversitenin hem içinde hem de dışında Pınar Selek'i destekleyen gruplar var. Ki bu pek rastlanılan bir durum değildir. İçerideki destekçiler akademisyen olduğu için yanındalar, dışarıdakiler de sosyal hareketlerin içinde biri olduğu için.
- Türkiye'de hükümetle ya da herhangi bir resmi kurumla iletişiminiz oldu mu?
Hayır. Ben siyasetçi değilim. Akademiyi ve sivil toplumu temsil ediyorum, hükümetle tartışacak bir şeyim olamaz.
-Sizce Türkiye'deki akademi dünyası Pınar Selek'i sizin kadar güçlü bir şekilde destekliyor mu?
Burada kurumlardan çok bireysel destek var. Öğrenciler, profesörler, araştırmacılar müthiş destek veriyor. Ama kurumsal desteğin güçlü olduğunu söyleyemem.
- Eğer en kötü senaryo gerçekleşir, Yargıtay Pınar Selek'in cezasını onar ve devreye Interpol girerse Pınar Selek'i fiziksel olarak da korumayı vaat ediyor musunuz?
Tabii ki. Onu korumak zorundayız. Fiziksel koruma da bunun içinde. Ama bana kalırsa İnterpol'ün şu anda devreye girmesi pek olası değil. Avrupa Parlamentosu'nun Pınar Selek lehine tavır ve kararlılığı ortada. Avrupa Parlamentosu onu savunurken İnterpol'ün, Türkiye talep etse bile, böyle bir hareket yapacağına inanmıyorum.
Özgür olmazsa inovasyon olmaz
- Araştırma özgürlüğüne engel koymanın bir ülkenin geleceği için ekonomik ve toplumsal bir risk olduğunu hatırlattınız. Nasıl riskler bunlar?
Bir toplum ancak inovasyonla ilerler. Yeni bir şeyler üretmezsen, yaratmazsan ilerleyemezsin. Araştırmacıları özgür bırakmazsan, engellersen, nasıl inovasyon yaratacaksın? Bu bir toplum için risktir. Bir başka toplumsal sorun da şu: Pınar Selek Kürt sorunu konusunda çalışan bir akademisyen. 24 Ocak'ta alınan ağırlaştırılmış müebbet kararıyla şu an Türkiye'nin içinde bulunduğu barış süreci arasında büyük bir çelişki görüyorum.
http://gundem.milliyet.com.tr/pinar-selek-i-koruyacagiz/gundem/gundemyazardetay/24.04.2013/1697565/default.htm