16.02.2013 - Nazan Özcan - Radikal Kitap
“Kara Peçeli Cadı kabusu başladığında doğmamışım. Ama o kadar çok bahsedildi ki yaşamış gibi biliyorum. Çocukluğumda bu cadının kötülüklerini dinledim hep.” Pınar Selek ise bu cümleyi yazan, bin türlü okuması var. Politikadan okursun, feminizmden okursun, ülkeden okursun, üç beraatin bir müebbet etmesinden okursun. Ya da her şeyi bir kenara koyup, 2009’da piyasaya çıkan ve şimdi de yeni baskısı yapılan Siyah Pelerinli Kız çocuk kitabının üzerinden ve Selek’in masal sevgisinden okursun: Ne yazmış Pınar mesela ona bakarsın: “Başka yerlerdeki çocuklar kim bilir ne masallar dinliyordu... Büyülü, perili, mucize ve hayal dolu rengarenk masallar!” Tam Pınar Selek’lik bir iş aslında. Girdiği her yeri, her sohbeti, kısacık konuşmayı, yumuşacık ve sevgi dolu hale getirmek. Bu yüzden Siyah Pelerinli Kız da aynen kendi gibi. Yumuşak, sevgi ve hayal dolu. Bu da belki Pınar Selek’in bu ülkede yaşayamadıklarının toplamı. Ya da şöyle de bakabiliriz, bu çocuk ve çocuksu kitap, Pınar Selek’e devlet eliyle yaşatılanlardan kaçışı. En sevdiği yer olan masal dünyasına.
Yosun ve Pınar’ın iyimserliği
Çocuk kitaplarından önce Maskeler, Süvariler, Gacılar, Barışamadık ve Sürüne Sürüne Erkek Olmakolmak gibi, sosyolojik araştırmalar yazan Selek, devletin üzerine çöküşünü en ağır yaşayandı. Mısır Çarşısı patlamasıyla suçlanması, işkenceler, yalan tanıklıklar, kördüğüme dönen mahkeme süreçleri ve iki buçuk yıllık hapis cezası, devletin “ötekiler”e sempati duyan kızı “yola” getirmesine yetmedi. 2002 ve 2006’da iki kere beraat etti ama yeterli değildi. 2010’da müebbet istemiyle dava tekrar açıldı ve 2011’de ilk celsede beraat çıktı. Ama devlet kararlıydı, o “suçluydu”. Ocak 2013’te ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırdı. Yani Pınar Selek’in Midye Adası’nda “kara peçeli cadı”nın kim olduğu çok belli.
Fakat Pınar Selek, kitabında “kara peçeli cadı”yı kötüleme gibi “klişeye” başvurmuyor. “Kabus görmekten, hayal kuramaz olmuştuk” diyor, ama kitapta anlıyoruz ki, onun hayalleri “yargı” duvarlarını talan eder, çünkü o masallara inanıyor, her şeye inat. Kitap çıktığında şöyle diyordu Selek: “Ben zaten hep masallarla yaşıyordum. Başka türlü bu kasvete dayanmak nasıl mümkün? Sanıyorum bu sayede hayatın sertliğine dayanıyorum.” Bütün her şeye rağmen bu kadar iyimser kalabildiğini Siyah Pelerinli Kız’da da çok net görüyoruz. Pınar Selek, kahramanı on iki yaşındaki Yosun’u, Siyah Peçeli Cadı’nın peşine koyuyor ve görülmeyeni, görülmek istemeyeni, önem verilmeyeni onunla beraber bize de keşfettiriyor. Neden tüm masallarda kötülüğün kaynağı cadılar? Peki bu kadınlar durup dururken mi cadı oldular, hiç neden yok muydu? Yoksa... İşte Yosun’un peşine düşünce öğreniyoruz her şeyi. Kocaman bir Meşe Ağacı’nın yardımıyla. Şöyle ki: Midye Adası’nın insanlarının Siyah Peçeli Cadı dediği ve bütün kötülüklerin anası bellediği kadın, eskiden uzun ve siyah saçlarından dolayı Siyah Pelerinli Kız anılan güzel ve genç bir kadınmış. Ve Siyah Pelerinli Kız sevdiği gençle evlenmek isteyince, babası onu yoksul balıkçıya vermektense zengin bir adama verir. Kızcağınız da evlendikten sonra ağzını bir kez daha açmamak üzere mühürler. Zengin koca, günlerden bir gün, kızı sahilde sevdiğinin adını sayıklarken bulunca elindeki iki bıçağı kızın sırtına saplar ve ormana gömer. Orman cadısı kızı kurtarır ama sırtındaki bıçakları çıkarmaz. Çünkü der Pınar Selek kitabında, “Bu yaralar ancak insan eliyle kapanabilir... Çünkü senin derdin insalarla... Sırtında iki tane gibi görünen onlarca bıçak sapı var. Her birinin üstünde, sadece evlendiğin adamın değil, babanın, sevdiğinin, kardeşlerinin, komşularının ve arkadaşlarının ellerini görüyorum. Bu eller, senin içine, bıçaklarla birlikte nefreti de sokmuş.” Yosuncuk, küçük bir insan olarak, o güven ve sevgi dolu elini kullanarak, bıçakları çekecektir ve çocukluğun saf sevgisi ve güveniyle Kara Peçeli Cadı’yı Siyah Pelerinli Kız’a dönüştürecektir. Peki Midye Adası’nda yaşayan Pınar Selek’in sırtına devlet tarafından saplanan bıçakları, hangimiz çıkarabileceğiz?
SİYAH PELERİNLİ KIZ
Pınar Selek
Özyürek Yayınevi
İkinci Basım, 2012, 56 sayfa, 6 TL.
http://kitap.radikal.com.tr/Makale/mutlu-olmaya-izin-verilmiyordu-351410