Pınar Selek
“Siz hiç cadı gördünüz mü”
10.02.2013 “Siz hiç cadı gördünüz mü”

Oğul Doğa Gökşin - Taraf - 10/02/2013

“Siz hiç cadı gördünüz mü?” diye başlıyor, Siyah Pelerinli Kız masalımız. Sanırım birçoğumuz “görmedik” diyoruz ve devam ediyoruz okumaya. “Ben gördüm. Üstelik dokundum ona. Kara Peçeli Cadı diyorlardı. Ben adamızın felaketi olan bu cadının saçlarını taradım. Sonra da...” Bir ada kasabasında yaşayan bir kız çocuğunun ağzından dinliyoruz, olan biteni. Bu küçük, meraklı ve cesur kız çocuğunun adı Yosun.

Yazarın adı Pınar Selek. Bundan önce çıkardığı “büyüklere” masallara ekim 2009’da bir yenisini eklemişti. Siyah Pelerinli Kız masalın adı. İkinci, baskısı Ekim 2012’de yapıldı. Daha önce Su Damlası ve Yeşil Kız Masalı isimleri kitapları basılmıştı. Bütün bu masallarda çocuklara olduğu kadar büyüklere de bir şeyler anlatılıyor. Sanki çocukken bilip de büyüyünce unuttuğumuz şeyler...

“Cadı”nın derdi damatlarla

Unutmadan, “Sonra da...” demişti Yosun. Hikâyesinin devamını anlatmadan önce Kara Peçeli Cadı’nın kasabada olmadığı zamanları anlatıyor. “... Ay ışığında yıkanır, denizin müziğine şarkılarımızla eşlik ederdik. Sabaha kadar ağa takılan balıkları birlikte ayıklardık.” Midye Adası’nın sakinleri mutlu mesut yaşıyordu, anlaşılan. Adanın tüm güzelliklerini beraberce paylaşıyorlardı.

Derken “amacı insanları mutsuz etmek olan” Kara Peçeli Cadı geliyor. “Cadı, tüm kötülüklerin anasıydı” Adadaki insanların huzurunu kaçırıyordu. Yosun, o güne kadar Kara Peçeli Cadı’yı görmese de onunla ilgili anlatılan hikâyelerden ne kadar da kötü biri olduğunu öğreniyor, bu hikâyelerle büyüyor. “Yerin yedi kat dibinden, karanlıklar ülkesinden geliyormuş, Kara Peçeli Cadı. Dişleri simsiyah, Tırnakları birer metreymiş” sözleriyle başlayan hikâyeler defalarca anlatılıyordu.

Cadının derdi kasabanın damatlarıyla. Evlenecek erkekleri düğünden bir gün önce yalnız başına kıstırıp süpürgesiyle vuruyor da vuruyor. Damatlardan nefret ediyor. Kasabada yaşayan kadınlara hiç gözükmemiş, Kara Peçeli Cadı. Erkekler de birlik olup ormanda silahlarla sopalarla cadıyı aramışlar. Ama nafile çaba, bulamamışlar. Ama cadı istediği zaman o erkekleri tek başına kıstırıp dövebiliyormuş. İşte, kasabanın erkeklerini bunu yaşarken Yosun’un abisi dışında kalır mı? Abisi de düğün öncesi odasında kıstırılıp cadının süpürgesinin tadına bakıyor. Düğünde, yüzü gözü morluklar içinde bir damat ve nikâh kıyılıyor.

Karadan siyaha, peçeden pelerine...

Yosun adada yaşanan bu kötü olayları engellemek için yola çıkıyor. Bu yol, merakı ve cesareti ile de birleşince cadının gerçek hikâyesini öğrenme çabasına dönüşüyor. Sırdaş Meşe ağacıyla, Mucize Bebek ile ve Ağaç Baba’yla bu maceranın içinde karşılaşıyor. Dokunuyor, soruyor, konuşuyor, Yosun olan biteni anlamaya çalışıyor.

Abisinin yaşadıkları için “Kimse şaşırmadı ama ben günlerce uyuyamadım” diyor Yosun. Başlarına o kötü olay gelmeseymiş, “kötü cadı” hikâyeleriyle büyümeye devam edebilirmiş. O kötü olayla birlikte Kara Peçeli Cadı’nın peşine düşüyor, Yosun. “Ben onunla konuşursam, utanır bir daha kötülük yapmaz” diyor çocuk gibi. İşte Kara Peçeli Cadı’nın Siyah Pelerinli Kız olma hikâyesi burada başlıyor. Karanın siyah, peçenin pelerin, cadının kız olma hikâyesi...

http://www.taraf.com.tr/haber/siz-hic-cadi-gordunuz-mu.htm
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process