7.02.2013
Fransız akademik dünyası isyan etti. Gözlerimizin önünde gerçekleşen bir haksızlığa bir kez daha şahit olduk. İstanbul 12. Ağır Ceza mahkemesi, 24 Ocaktaki duruşmada sosyolog ve insan hakları savunucusu Pınar Selek'i 1998'de Mısır Çarşısında gerçekleşen patlamadan dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm etti.
Meslektaşımıza 15 yıllık süreç boyunca şimdiye kadar hiç hüküm giydirilmemişti. Sahih olmayan bilirkişi raporlarına işkence altında ettirilmiş sözde itiraflara ve istem dışı olmadıkları bariz sık ve sistematik usul hatalarına rağmen, Pınar Selek 2006,2008 ve 2011'de üç defa aklandı.
Patlamanın sebebi gaz sızıntısıydı. Pınar selek'e zulmedildi çünkü PKK militanları üzerine sosyolojik çalışmalar sürdürmekteydi ve bilimsel etiğin gerekliliklerine uygun olarak bağlantılarının isimlerini vermeyi reddetmişti. Tutuklanması ve yargılanmasının politik sebeplerden ileri geldiği apaçıktı.
Durumun iktidarın gözünde daha da ciddileşmesine sebep olan şey, Pınar Selek'in araştırmalarını Türk toplumunda ezilen(baskı altında kalan) sosyal grupların bütününe yönlendirmiş olmasıydı, her biri başka tabu, her biri başka sosyal yara: sokak çocukları,seks işçileri, gay ve lezbiyenler, transseksüeller ve transgenre?lar,Kürtler, Ermeniler...Böylece Pınar Selek adım adım, gözlemlemekle ve analiz etmekle yetinmeyen, tepki veren militan bir entelektüele dönüştü.
Araştırmacının ve saha kadınının bu yönü onu adli zulmün? (ya da hırsın) hedefi haline getirdi. 22 Kasım 2012 günü, İstanbul'da mahkeme heyetinin ani bir şekilde değiştirildiği bir duruşmada yargı, kendi verdiği beraat kararını bozdu ki bu tamamen kanundışı bir karardır çünkü bir mahkemenin nihai bir kararı değiştirme yetkisi yoktur. 24 Kasım günü, mahkeme başkanı dosyayı bilen ve tanıyan tek kişi ve art arda gelen üç beraat kararını açıklayan kendisi olmasına rağmen beraat kararını verecek nihai makamın diğer iki yargıç olduğunu ileri sürdü ve bu iki yargıç etki altında kalarak Pınar Selek'i kurulmamış bir komplodan sorumlu ve "suçlu" buldular ve ağırlaştırılmış müebbet hapis ya da (definif) sürgüne(sınır dışı edilmek? sürgün?) mahkum ettiler.
Fransız bilimsel topluluğunun prestijli üyelerinden olan Pınar Selek Strasbourgh Üniversitesi'nde doktora araştırmalarını sürdürmekte. Rektörü Alain Beretz'in de net bir şekilde ifade ettiği gibi Strasbourg Üniversitesi de onun destekçisi. Biz, Fransa'nın akademisyenleri, öğretmenleri ve araştırmacıları
ve çalışanları olarak diyoruz ki meslektaşımızla dayanışma içerisindeyiz. Onun ve onun gibi hapishanede olanlar, araştırmaları ya da öğrenimi sebebiyle suçlanan ve tehdit edilen herkes için saygın bir adalet, basit özgürlükleri ve ve temel hakları talep ediyoruz. Düşünce, ifade özgürlüğü, akademik araştırmalarda girişim özgürlüğü gibi evrensel değerler tehlikede.