Hrant Dink’i 19 Ocak 2007’de öldürtenler, onun gerçeklerin ve adaletin sözcüsü olduğunu, insanlara yol gösterdiğini biliyorlardı. Hrant için düzenlenen cenaze törenine, Hrant ile bir kere bile karşılaşmamış binlerce insan akın etti. İstanbul’da bir insan seli oluştu.
Hrant’ın cenazesine Başbakan gelmedi. Herhangi bir bakan da gelmedi. Dilinden 301’i düşürmeyen bir bakanın ve arkadaşlarının zaten cenazeye gelmesi beklenemezdi.
Kendini hükümetten ayrı göstermeye bile çalışmayan Cumhurbaşkanı da cenazeye gelmedi. “Merhametli bir milletiz” gibi bayram mesajları dağıtan, ama sülalesinde Ermeni olmadığını, “has Türk” olduğunu kanıtlamaya çalışan bir cumhurbaşkanından Hrant’ın cenazesine gelmesi zaten beklenemezdi.
Adında “adalet” kavramını taşıyan partinin kurduğu hükümet, Hrant’ı öldürtenleri veya ölümüne göz yumanları korudu, kolladı. Onları terfi ettirdi. Birini vali yaptı. Dönemin İstanbul valisini ise önce milletvekili, sonra da bakan yaptı.
Hepimiz tanığız!
***
Türkiye’de olan bitenlere göz yummayacak denli dürüst, halkı ezenlerden korkmayacak denli cesur Sosyolog Pınar Selek, geçtiğimiz perşembe bir kez daha suçlu bulundu. İşlemediği bir suçtan ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Pınar Selek’e yapılanlara göz yummayan, ona destek olmak isteyenler, “Hâlâ Tanığız” başlığıyla Pınar’a sahip çıkmışlardı. Bu tanıklardan biri de bendim. Şöyle yazmıştım:
Ben de tanığım!
Ucubeliğin olağanlaştırıldığı bu diyarda, ucube olmayana ‘ucube’ denmesine hiç şaşmıyorum. Evet, ucubelik her yeri sardı. Bu bir Orta Çağ ve bir Orta Çağ engizisyonsuz düşünülemez. Milliyetçiliğin, dinciliğin, militarizmin, ataerkilliğin üzerine gidenlerin karşısına engizisyon mahkemeleri çıkmasına şaşmıyorum. Engizisyon için dogma hep doğrudur. Gerekirse işkenceyle dogmaya uygun itiraflar alır ve bu itiraflardan cadılar yaratır. Bu olanlar da bir cadı avı. Engizisyonun cadı avları ne kadar korkunçsa, bu da o kadar korkunç.
Ben olanları görüyorum. Yapılanların ne olduğunu biliyorum. Sana suç bulaştırmak isteyen ucubeliği tanıyorum. İşte bu nedenle, tanıklık ediyorum.
Ama bunlara tanık olmak istemiyorum.
Engizisyon görevini yapmayı sürdürüyor. Gerçekleri dile getirenlerin cezasız kalmayacağını topluma apaçık göstermek istiyor. Pınar Selek’e işlemediği bir suçtan cezalar kesildiğine, buna da “adalet” dendiğine hepimiz tanığız!
***
Gerçekleri dile getirenlerin cezasız kalmayacağı ortada. Hrant’ı öldürtenler onu susturmak istiyorlardı. Pınar’ı mahkemelerde süründürüp ömür boyu hapis cezasına çarptıranların amacı da aynı: Pınar’ı susturmak.
Henüz basılmamış bir kitabı gerekçe göstererek Ahmet Şık’ı Silivri’ye kapattıklarında da amaç aynıydı. Ahmet’i ve onun gibi gerçekleri anlatmaya çalışan gazetecileri susturmak.
Hepimiz buna da tanığız!
***
Hrant’ı, Pınar’ı, Ahmet’i ve nice cesur insanı mahkemelerde süründürmeye çalışanlar, çocukları öldürenleri ise koruyorlar. Daha on iki yaşındaki Uğur Kaymaz’ı, Kızıltepe’de evinin önünde babasıyla birlikte öldüren polisler korundular. Lice’de Ceylan Önkol’u öldürenler korundular. Diyarbakır’da Enes Ata’yı öldürenler de korundular. Hrant’ın öldürülmesinde sorumlulukları olan tüm görevliler de korundular.
Gerçekleri dile getirenler düşman, onları hedef alanlar ise acımasız düzenin has hizmetçileri. Bu nedenle korunuyorlar. Bunu biliyoruz çünkü tanığız!
Koruyanlar ve korunanlar bir gün hesap verecekler, bunu da biliyoruz!
Benim de sesim var
Serdar M. Değirmencioğlu
http://www.evrensel.net/news.php?id=47426
|
|