Pınar Selek
Pınar Selek’e mektup
SÜREKLİ BİR TUTSAKLIKLA EFSANE BİR KAHRAMANA DÖNÜŞEN
Sevgili Pınar, 15 yıl önce başlamış bir sürecin en zor günlerindesin. Zorunlu bir sürgünü göze almak ya da sürekli bir tutsaklık... Bir efsane kahramanına dönüştün.

Seni insanlardan oluşan sevgi çemberlerinin içinde az seyretmedim. Kocaeli Üniversitesi’nin savaşla ilgili bir halk toplantısında yaşlıca bir “amca”nın sana “Kızım neden beş bin yıl, on bin yıl diye anlatıyorsun. Senin deden işgale karşı ayaklanınca benim dedem de tüfeği kapıp don gömlek yardıma koşmuş. Doğru değil mi?” diye seslenerek Kurtuluş Savaşı’nı özetlemesini unutamıyorum.

Senin mahkemelerinden birinde avukatlardan biri polis raporlarının tersini kanıtlamayı söz konusu dükkanı (dükkandaki eşyayı ölçülü tahtalarla yeniden kurarak) başarmıştı. 1988–2005 yılları arasında  Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nün müdürlüğünü yapan Sevil Atasoy’un başkanlığındaki heyetin hazırladığı Mısır Çarşısı patlamasına ilişkin rapor senin davanda kilit önem taşıyormuş. Bu yüzden Balçiçek İlter adlı bir basın çalışanı “Sevil Atasoy, Pınar Selek konusunda rahat mı” sorusunu uzunca bir yazıyla dile getirdi. Kanıt adlı diziyle tv ekranlarına gelen ( ve kalabalıklarca tanınan) Atasoy  şu yanıtı vermiş: “İki şeyi birbirinden ayrı tutmak gerek. Menşei ne olursa olsun ölümlere neden olan bir patlama var. Bir de bu olaya sebebiyet veren insanlar kimdir, bu soru ortada duruyor. Biz sadece olayın menşeini inceledik. Pınar Selek’i bu olayla ilişkilendiren nedir, deliller var mı, onu bilemem. Davanın başından itibaren bu konuyla kimse ilgilenmedi. ‘Patlamanın bombadan kaynaklanmadığı ispatlanırsa Selek ile olayın bağı kopar’ mantığından hareketle rapor üstüne rapor talep edildi.. Zaten bu farklı bilirkişi raporlarının bir bölümü mahkemelerin talep ettiği, bir bölümü ise kişilerin özel olarak aldığı raporlar. Ben başkanlığımda hazırlanan raporun arkasındayım”.

On beş yılda üç kez beraat ettirdikten sonra mahkeme kendi verdiği kararı bozarak ağırlaştırılmış müebbet kararını neden verdi? Pek çok köşe yazarı gibi sorabilirim: Bu kararın gerisinde ne var? Bu sorunun yanıtını sen biliyor musun Pınar?

Senin ipeğe benzer bir yanın var, güzel ve dirençli. Ve kolay sezilmiyor ama incinen. Son duruşmandan sonra canımı öylesine yakan “Bunca yıldır süren mahkemelerde ben hiçbir zaman mahkum olmadım. Bu mahkûmiyeti öğrenince kendi ölüm ilanımı almış gibi oldum” sözlerin de o incinen yanının itirafı.

Her duruşmanda, destek için gelen avukatlar, hak savunucuları, akademisyenler, milletvekilleri, öğrenciler, feministler, savaş karşıtları, LGBT’ler, yazarların sayısı artıyor... Çünkü bu topraklarda yapman gereken işlerin çoğu yarım, kadın haklarıyla ilgili çalışmalar, sokak çocukları için yapılacak bilimsel çalışmalar...

Senin yapacakların eksik kaldı Pınar, ama sana ceza veren mahkeme tutanaklarında da eksikler var. Mesela Abdülmecit Öztürk’ün bu eylemi Selek’le birlikte gerçekleştirdiğine ilişkin ifadesi yer alıyor da mahkemedeki, önceki ifadesinin işkence altında alındığına ve Selek’i tanımadığına dair beyanları yer almıyor. İfadesinin alınmasında Pınar Selek’e “baskı ve cebir uygulanmadığına” dair bir polisin ifadesi var da, Filistin askısında omzunun çıktığıyla ilgili  rapor yok. Savcılık raporunun bilimsel olmadığını belirten “Olguların hiçbiri bomba patlamasına bağlı yaralama örneklerine uymuyor” diyen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Raporu; patlamanın gaz kaçağı diyen raporla uyumlu olduğunu belirten rapor, “jandarma raporunun” fizik kurallarına aykırılık içerdiğini belirterek patlamanın lahmacun fırınının içinde meydana geldiğini saptayan  “görüntülü işlem teknolojisi”nden yararlanılmış ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkanlığı raporu da yok.

Deliller arasında görülmeyen bu raporlar mahkeme başkanının, ağırlaştırılmış müebbet hapis kararına neden karşı olduğuyla ilgili açıklamada (muhalefet şerhi) sırasıyla yer alıyor.

“... Patlamanın bir bomba sonucu meydana geldiğinin tespit edilememiş olmasından” söz edilerek suçu işlediğine dair mahkûmiyetine yeterli, “kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğini” de vurguluyor.

Sevgili Pınar, sana “nasılsın” diyemedim, “neler üstünde çalışıyorsun” diye de soramadım. Seni Sen kıyısındaki sahaflardaymışsın gibi düşünüyorum. İliştiğin sırada, karıştırdığın kitaptan başını kaldırıp ufka bakarken. Bu ufku Boğaz’ın ufkuyla değiştirme dileği yakıyor içimi. Kısa sürede senin davanda ve pek çok davada talep ettiğimiz adalete kavuşma dileğiyle seni kucaklıyorum.


http://www.evrensel.net/news.php?id=47759
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process