Sevgili Pınar,
Az önce Fransa'da yaptığın basın açıklamasını okudum. Bu kez, pek tabii olmakla birlikte, ilk kez bir açıklamanda yorgunluğunun izleri okunuyordu. Tabii diyorum çünkü seninle çok uğraştılar. Senin bedenini yaralayarak yalnızca senin siyasi kimliğine değil, tüm feministlerin, tüm anti-militaristlerin, Türkiye'deki savaşın son bulmasını isteyen tüm muhaliflerin, eşit ve adil bir dünya isteyen tüm kadınların ve eşcinsellerin, hepimizin canını yakmaya çalıştılar. Birinci, ikinci sınıf öğrencilerini gördüğüne sevinmişsin ya mahkemenin önünde, ben de üniversitede siyaset bilimi okurken tanıdım seni. Şimdi sosyoloji yüksek lisansı yapıyorum. Senin yazılarını, senin okuduğun yazıları, senin okuyacağın yazıları okuyorum. Hiç bir zaman senin kadar başarılı bir akademisyen, senin kadar cesur bir aktivist olamayabilirim ama günden güne bir parça da olsa Pınar Selek oluyorum. Ben bir sosyolog olmaya adımımı Pınar Selek'in yargılandığı, Dicle Koğacıoğlu'nun güzel yüreğinin kaldıramadığı bir ülkede atıyorum. Bir parça korkuyorum, başıma geleceklerden çok bu tarihin hakkını verememekten, feminist hareketi güçlendirememekten, dev bir hapishaneye dönüşen, gökyüzünün üzerimize neredeyse kapanıvereceği bu ülkeyi isyan çığlığıyla inletememekten korkuyorum. Bu zor zamanlara tanıklık eden genç feminist kuşaklar yetişiyor Pınar. Sen iyi ol, sabırlı ol. Yolunda yürüyecekler çoğalıyor. Son bir şey, kimse seni ne katil ne de suçlu yapamaz. Mahkemenin sahnelediği bu oyuna kimse inanmıyor. Sadece binlerce insan hayretler içinde susup izliyor. Bu ne kadar içini ferahlatır bilmem ama inan bana olan bu. Sevgiler.
Derya Özdemir