Pınar Selek’in masumiyetine tanığım.

Pınar Selek iddia edildiği gibi bir bombacı değil, içinde yaşadığı toplumu her yönüyle anlamaya, çalışmaya adanmış, değerli bir sosyologdur.  

Pek çok biliminsanının araştırmaya değer görmediği, toplumda marja itilmiş grupları, insanları çalışmalarının odağına almıştır.

Hayatının her aşamasında politik ve bir o kadar da cesur olmuştur.

Bu ülkede onurlu, cesur, politik, gerçekleri çekinmeden yüze vuran akademisyen olmak da zor.

Mısır Çarşısı’nda patlayan şeyin bomba değil, bir tüp olduğu defalarca yapılan tetkiklerde ispat edildi.

Pınar üç kez beraat etti.

Ancak, göz göre göre,  hala büyük bir yalan ve iftira kampanyasına kurban ediliyor.

Devlet kendi yalanına sahip çıkıyor. Devletin utanması yok. Devletin utanmazlığına da şahidim.

Devletin, yargının, yüksek yargının adaletsizliğine bir kez de Pınar Selek davasında şahidim.

Pınar’ın başına gelenler bir gün hepimizin başına gelebilir. Bu ülke giderek daha tekinsiz ve adaletsiz bir hale geliyor.

Pınar’ı ilk kez yakalanıp cezaevine konulduğunda, bir görüş gününde görmüştüm. O zaman hala yüzünde umut vardı. Çok daha gençti. Umarım hala umutlarını yitirmemiştir, barış ve adalete olan inancını  koruyordur. Zor olduğunu biliyorum. “Artık dayanamıyorum,” dediğini de biliyorum.

Onun çiğnenen onuruna sahip çıkıyorum.

Şu yalana bir son verin artık! Pınar’ı rahat bırakın!

Esra Arsan