Pınar Selek
Muğla Savaş Karşıtı Kadın İnisiyatifi Basın Açıklaması
13.12.2012 Version:1.0 StartHTML:0000000167 EndHTML:0000004833 StartFragment:0000000457 EndFragment:0000004817

BASINA VE KAMUOYUNA,


Bugün bir dava için buradayız. Bugün İstanbul’da Çağlayan Adliyesi’nde görülmekte olan Pınar Selek davasını takip etmek, Pınar’la dayanışmak, onun yanında olduğumuzu ve olmaya devam edeceğimizi duyurmak için biz de Muğla’da Sınırsızlık Meydanı’ndayız.

Hukuksuz yargının ibretlik örneği olarak 14 yıldır süren bu davada sosyolog Pınar Selek olmayan bir suçla yargılanıyor. “Mısır Çarşısı patlaması” olarak bilinen olayın tek sanığı olarak yargılanıyor. Yargı sürecinin hâlâ devam etmesi bir hukuk trajedisi. Çünkü aleyhinde hiçbir rasyonel delil yok. Zaten çeşitli bilirkişi raporlarına göre olay bir tüpgaz patlamasından ibaret. Üstelik 14 yılda 3 kere, evet 3 kere beraat etti Pınar Selek. Ama dava hâlâ sürüyor. Sürdürülüyor. Davanın bu aldığı şekil, artık bir hukuk garabeti olmanın ötesine geçti; Pınar Selek için işkenceye dönüştü ve bu raporlarla da kanıtlanmış durumda. Ayrıca dava süreci hukuk skandallarıyla dolu: Emniyet’in yargıya müdahaleleri, düzmece olduğu ortaya çıkan tanık ifadeleri, işkence altında alınmış tanık ifadeleri ve son olarak da yerel mahkemenin kendini Yargıtay yerine koyması.

Peki, neden Pınar Selek mahkûm edilmek isteniyor? Bu ısrar neden? Pınar Selek, ülkemizde süren savaşla ilgili bir saha araştırması yapmıştı. Ve Emniyet de, kendisinden araştırması kapsamında görüştüğü kişilerin bilgilerini istemiş, ama Pınar Selek, araştırmacı sorumluluğu, bilim etiği uyarınca bu bilgileri Emniyet’e vermemişti. Bu sorumlu tavrın karşılığında, Emniyet araştırmasına elkoydu ve araştırmayı yoketti, Pınar’a da “örgüt üyeliği” ve diğer asılsız suçlamalar zemininde yargı süreci başlatıldı.

Bu açıklamanın kaynağı, dayanağı, Emniyet. Pınar’ın babası ve avukatı Alp Selek’ten aktaralım. Alp Selek, kızının göz altına alındığını öğrenip Emniyet’e gidişini şöyle anlatıyor: “Haber vermediler. Bir hafta sonra tesadüfen öğrendik. Duyunca kalkıp gittim. Emniyette şöyle dediler: “Alp Bey, biz iki üç tokat attık mı bülbül mü olur, yoksa kafasını kessen konuşmaz mı? Senin kız konuşmuyor... Biz ikna edemedik, bu araştırmasıyla ilgili bize iki isim verirse biz de rahatlarız, siz de rahatlarsınız.” Aynen böyle...”

Buradaki “iki üç tokat” lafı, Pınar Selek’in aldığı işkence raporuna göre, bir hafta süren Filistin askısı, elektrik ve benzeri ağır işkenceleri anlatmakta yeterli değil. Ama Emniyet’in yaptığına ilişkin itirafı niteliğinde ve bu yüzden önemli.

Bu davayla hepimize gözdağı verilmek isteniyor. Ülkemizde süren savaşa, militarizme, militarizmin hepimizi vergilerimizle suçortağı etmesine, yaygın insan hakkı ihlâllerine karşı olan herkese gözdağı verilmek isteniyor. Savaş karşıtı kadınlar olarak, Pınar’ın şahsında biz de bu davada yargılanıyoruz. O yüzden Pınar’a tanığız. Pınar için adalet istiyoruz. Hepimiz için adalet istiyoruz.


Hâlâ tanığız!

Özgür bilim, özgür bilimci!

Pınar’a adalet: hepimize adalet!

Hukuk değil işkence!

Hukuksuz yargı = yargısız infaz

14 yıl, 3 beraat. Dava hâlâ sürüyor!

Pınar için! Adalet için!

Muğla Savaş Karşıtı Kadın İnisiyatifi




Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process