Ayşe Kulin, Adı Aylin romanı ile Türkiye’de kadınların önüne, daha önce pek sunulmamış bir model (kahraman) koydu. Bence genç kuşaklar Pınar’ı iyi izlemeli, çünkü o da sıra-dışı, cesur ve ‘güzel’ bir kahraman…
Bir sosyolog ve feminist ve de Pınar’dan çok yaşlı biri olarak, Pınar’ın varlığını fark ettiğimde, hayıflanarak kendi gençliğimi düşündüm: belki de biraz da ‘boşuna’ harcadığımı düşündüğüm enerjimi, hayata bakışımı ve her şeye rağmen ‘dişi kalmaya’ kararlı görünüşüm ve kimliğimi andırıyordu da ondan. Yine de karşılaştırma buraya kadar: bunu yaptım çünkü onunla, kendi içimde ilk ilişki kuruşum bu şekildeydi. Çünkü o zaman öyle bir hatun kişinin varlığı beni heyecanlandırdı ve umutlandırdı. Hâlâ pek çok şey yapılabilirdi sadece kadınların yapabildiği türden ve tarzda. Pınar benim için bu umut oldu. Belki de bu nedenle bir türlü rahat bırakılmıyor, kimbilir…
Onu tanıdıktan sonra çalışkanlığı, üretkenliği ve tutkulu azmi etkiledi beni. Kaybetmediği iyimserliği sanırım önceliklerini çok iyi saptayabilmesinden kaynaklanıyor. Nerede, ne zaman, neyin öncelikli olduğunu biliyor ve sanki gönlüne söz geçirebiliyor. Ne mutlu ona. Endişelendiği zamanlar bile aslında olabilecek kötülükleri ciddiye almadığını hissedebiliyorsunuz. Burada babası ile olan güzel dostluğundan da söz etmek gerekiyor, çünkü bence, ancak ‘babasının kızı’ kadınlar ya da bir başka deyişle babalarından sevgi ve takdir görmüş kızlar, böylesine sağlam bir içsel güce ve özgüvene sahip olabilirler. Pınar bu ayrıcalığını, alabilecek herkese sunuyor kanımca, üstelik ödediği bedellerden hiç söz etmeden, sanki hepsi bir rüzgâr gibi geçmiş gibi…
Umarım rüzgâr gibi geçecek her şey Pınar ve sen bir Amazon misali, atınla doludizgin, hem kadın, hem erkek-insanların dünyaya bakışını değiştirmeye ve iyileştirmeye devam edeceksin…Cesaretin başkalarına da yol gösterecek, yürek verecek…
Şule Aytaç