Aslı Aydıntaşbaş - Milliyet -12/12/2012
Pınar Selek’i hatırlatmama gerek yok. Adını ilk duyduğumuzda, hepimiz Pınar’ın ”melek yüzlü şeytan” olduğunu, gerçekten de Mısır Çarşısı’na bomba koyduğunu düşünmüştük. Yıl 1998. Kamuoyu onu gönlünü PKK davasına kaptıran bir Beyaz Türk olarak lanetledi. Neden? Çünkü gazeteler çarşaf çarşaf Pınar’ın resmini basmış, aynen bugün yaptıkları gibi polis fezlekesini ballandıra ballandıra haberleştirmişti.
Meğerse Pınar masummuş.
14 yıl, onlarca ağır işkence, zindanda geçen yıllar ve 3 beraat kararı sonrasında, bambaşka bir tablo olduğu ortaya çıktı. Artık kati suretle biliyoruz ki, Pınar Selek’in o bombalamayla bir ilgisi yok. Zaten ortada bomba da yok; bir tüp patlaması var. Sosyoloji tezi hazırlayan genç akademisyen, PKK’lılar üzerine çalıştığı için hedef alınıyor. Cıssss. İşkence altındaki PKK’lılar, ”Bombayı Pınar’la koyduk” diyor; ağır işkence gören Pınar, Filistin askısında yaralanan koluyla ilgili ”Üzerine düştüm” ifadesi veriyor.
Buraya kadar vahim. Ama daha vahim olan, devletin Pınar Selek aleyhine güttüğü kan davası. 3 kez beraat eden genç kadın, yarın yine yargı karşısında. Delil yok, tanık yok, savcılar yine de ”müebbet” istiyor. Mümkün olsa asacaklar.
Dün Pınar Selek’in arkadaşlarından siyaset bilimci Maya Arakon, sohbetimizde yaşanan süreci ”hukuk faciası” diye nitelendiriyor. Aslında çeşitli davalarda bu klişeyi o kadar kullanır hale geldik ki, artık bir anlam ifade etmez oldu. Bomba atmayan, silah tutmayan on binlerce insanın hala ‘terörist’ sayıldığı ülkede yeni bir terminoloji lazım. ‘Hukuk katliamı’ diyenler var; topluca baktığınızda ‘soykırım’ daha doğru sanki...
Belki de kısaca ”karabasan” deyip yürümek lazım...
Dönelim hikayemize. Pınar Selek’in dostları, perşembe günkü duruşma için Çağlayan Adliyesi’nde olacaklar. Belki de yaşananların geçmişten en büyük farkı, artık sinip oturan ürkek insanlar yerine, adaletsizliklere karşı sesini yükselten bir kitle var. Organize olabiliyorlar. Sonuç değişmese de, korku duvarı yıkıldı.
Maya Arakon, 11 yaşından beri Pınar Selek’in Dame de Sion’dan arkadaşı. O yüzden Pınar için düzenlenen Hala Tanığız Platformu’nda başı çekenlerden biri olmasına şaşırmadım. İki güçlü, eğitimli, vicdanlı genç akademisyen. Kaderin cilvesi, ikisinin de yolu doktora çalışması için Strasbourg Üniversitesi’nden geçiyor. Kaderin laneti, her ikisi de dünya çapında akademik çalışmalara imza atabilecekken enerjilerinin ciddi bölümünü Türkiye’deki çarpıklıklarla mücadele ederek harcıyor.
Arakon’a Pınar Selek davasının neden önemli olduğunu soruyorum. ”Çünkü adalet hepimize lazım. Benim davam, senin davan diye ayrım yapamayız. Burada bize bir mesaj veriliyor. Pınar üzerinden vesayetçi kafa, vatandaşından ‘iç düşman’ yaratan kafa, ayağınızı denk alın diyor.”
Benim için Pınar Selek ve bütün bu davaların bir başka önemi var. Turnusol kağıdı. Hani bugün 28 Şubat hesaplaşması yapılıyor ya... Günün birinde biz de insanların yüzüne bakıp soracağız ”Peki sen o zaman ne yaptın? Bunlar olurken neredeydin? Ne dedin?” Hiç merak etmeyin, soracağız...
http://siyaset.milliyet.com.tr/onlar-dovulurken-sen-neredeydin-/siyaset/siyasetyazardetay/12.12.2012/1640499/default.htm
|
|