Mis gibi hukuk, şeker gibi adalet!
Pınar Selek davası neredeyse 15 senedir sürüyor. Kürt meselesini araştıran bir sosyolog iken, birden bire kendisini “Mısır Çarşısı bombacısı” olarak buluverdi Pınar Selek. Bilirkişiler defalarca Mısır Çarşısı’ndaki patlamanın sebebinin bir bomba olmadığını, patlamaya tüp gaz kaçağının neden olduğunu açıkladılar ama ne gam! Ayrıca, Selek’in atölyesinde bulunduğu iddia edilen patlayıcıların atölye aranmadan 22 saat önce imha edilmek üzere Emniyet’in elinde olduğu, olay yeri inceleme raporunun tarihiyle ortaya çıkmıştı ama bu komployu kuranlar araştırılmadı, haliyle ceza da almadılar.
Polis, önce yaptığı sosyoloji araştırmasında kimlerle görüştüğünü öğrenmek için işkenceye almıştı, Pınar Selek’in “Filistin askısı” tabir edilen düzenekte kolu çıktı. Kolunun üzerine düştüğüne dair tutanak düzenledi polisler. Kimsenin başı ağrımadı. Pınar Selek ise “bombacı” yapılıverdi!
Tutuklu kaldı, tahliye oldu, Senelerce yargılandı. Beraat etti, tekrar yargılandı, tekrar beraat etti, şimdi yine yargılanıyor. Yarın duruşması var. Ona destek olmak isteyen pek çok kişi saat 13:00’te Çağlayan Adliyesi’nde olacak.
Ama esas konu şu: Ortada tek bir delil bulunmamasına rağmen, tüp patladı diye, genç bir kadın hapiste ve Adliye kapılarında 15 yılını geçirdi. Oysa Mısır Çarşısı patlamasından iki sene evvel, Susurluk’ta bir Mercedes kamyona tosladı ve içinden “derin devlet” de denen kontrgerilla bağlantıları fışkırdı. Dönemin “flaş” vekili Sedat Bucak kendini unutturdu. Mehmet Ağar turistik tesiste bir yıl dinlendiriliyor. Dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, “28 Şubat Muhtırası bana karşı yapılmış bir darbedir” diye ortalıkta dolanıyor.
Şimdi herkes kendi kendine bir daha sorsun: Bu nasıl hukuktur, bu ne biçim adalettir?!
AKP-Cemaat çetesi mi?
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ortaya çok ciddi bir iddia attı. AKP’nin KCK operasyonlarını çete faaliyeti gibi gizli şekilde yapılan hücre toplantılarında kararlaştırdığını öne sürdü. Demirtaş, “İçinde Başbakan’ın danışmanı olan milletvekili, cemaat temsilcisi, medya temsilcisi, MİT temsilcisi, emniyet yetkilisi ve savcıların bulunduğu gizli toplantılar yapıldığını biliyoruz. Kimlerin nasıl tutuklanacağı, medyanın bunları nasıl işleyeceği, savcıların nasıl davranacağı bu tür gizli toplantılarda belirleniyor” diye bir açıklama yaptı. Toplantı tutanaklarının kendilerine ulaştığını söyledi.
Demirtaş’ın söyledikleri doğruysa, bu iş sadece KCK operasyonlarıyla sınırlı olmasa gerektir. Mevcut siyasi yargılamalara “çete tipi hukuk” hâkim desek, ayıp etmiş olmayız, değil mi?
http://www.yurtgazetesi.com.tr/mis-gibi-hukuk-seker-gibi-adalet-makale,2804.html
|
|