Şanar Yurdatapan
Pınar Selek davası, aynen Dreyfus davası gibi, her yanı çürük.
Her yanı çürümüş yargı sistemi, kendi çarpık yapısını koruyabilmek için kör bir inat içinde, battıkça batıyor.
Bir kez bir yalanı doğru kabul edince, ona değen tüm gerçekleri de çarpıtmak gerekir.
Onları çarpıtmakla da hiçbir şey kurtarılmış olmuyor, bu kez bu yeni çarpıklara değen çok daha fazla gerçeği de çarpıtmak gerekiyor.
Sonuç bir utanç tablosu.
Evet, bu davanın her tarafı çürük. Babası Av. Alp Selek, kardeşi Av. Seyda Selek ve Av. Akın Atalay, durmadan biçim değiştiren suçlamaları, yalan tanıklıkları, sahte evrakları, uyduruk raporu, hepsini tek tek çürüttüler,
Ama biz bu olayı çevremize duyurmaya çalışırken bunlara daldıkça -detaylarda kaybolmasak bile- dinleyen ve anlamaya çalışanları şaşkına çevirmek tehlikesi var.
Bence detayları hukukçulara bırakıp döne döne şu bir tek soruyu soralım:
BOMBA NEREDE? (Bomba momba yok ki gerisi tartışılabilsin!..)
Fıkra:
Napolyon, kaybedilen bir savaşın ardından generallerine sormuş:
- Neden yenildik?
Bir general ıkına sıkına yanıt vermiş:
- 3 nedeni vardı ekselans. Birincisi, cephanemiz tükendi, ikincisi-
Napolyon sözünü kesmiş.
- Yeter!