PROF. DR. AYŞE GÖZEN-Taraf

27 Kasım günü Pınar (Selek) için yapılan toplantıda avukatı Akın Atalay’ı dinlerken, kendimi Kafka’nın “Dava”sının içinde hissettim. Ne rastlantı ki, oyunu birkaç yıl önce Pınar’la birlikte seyretmiştik; şimdi o izleyici koltuğundan kalkıp, sahnenin içine düşmüştü. Korkunç olansa, artık bir oyunda değil hayatın orta yerindeydik. Akın Atalay’ın verdiği ayrıntılar, Kafka’nın bile hayal gücünü zorlayacak türden. Umarım o ayrıntılar bir şekilde yayımlanır da kamuoyu işkence altında verildiği itiraf edilerek vazgeçilmiş bir ifadenin ve birkaç farklı bilirkişi grubunun hazırladığı “bomba değil, tüpgaz patlaması” raporlarına rağmen “bomba” çıkarsamasının, tekrar ve tekrar ve tekrar pişirilip adaletin kürsüsüne nasıl servis edildiğini tüm açıklığıyla öğrenir. Biz bu ayrıntıları yeni duyuyor olabiliriz ama karar vericilerin bilmemesi mümkün mü? Ama orada da hayat, oyundan daha acımasız. Beraatı destekleyen tüm deliller dosyalarda birikmişken, o dosyalar yıllar boyu, o mahkemeden bu mahkemeye, o kuruldan bu kurula sevk üstüne sevk edilirken, meğer ne ince işlemeler de yapılmış. Ya en son duruşmada nöbetçi hâkimlerin görev alıp müebbete kapı aralamaları ve karar duruşmasını jet hızıyla daha önce üç kez beraat veren hâkimin hastalık raporunun bitmesinden birkaç gün öncesi olan 13 aralıka koymalarına ne demeli?

Nasıl da insanı boğan, çaresiz hissettiren bir girdap. Simone Weil “Kaba kuvvetle ilişkiye maruz bırakılan herşey alçalır. Darbeyi indiren de yiyen de aynı kirlenmeyi yaşar” diyor. Sadece kaba kuvvetin değil, nefret söyleminin de, yanlış yargı kararlarının da benzer şekilde bir kirlenme doğurduğunu düşünüyorum. Hem sadece ikili olarak değil, tanık olanlar da dahil herkes için. Suçsuz insanları süründürenler, onlara reva gördükleri karanlığın gün gelip kendilerini de boğacağını göze aldıklarının farkındalar mı acaba? Masumiyeti ayan beyan ortada olan bir paragraf nedeniyle sevgili Hrant’a 301’den hüküm giydirenler yıllardır ne kabuslarla boğuşuyorlardır kim bilir? O zaman tepkimi yazıya dökmemiş olduğum için ben hâlâ bu kadar suçluluk duyuyorsam...

Daha fazla kirlenmeyi kaldıramayız. Temiz bir toplum artık hayal olmamalı. Bunun için adaleti ve vicdanı göreve çağırıyorum.

[email protected]

http://www.taraf.com.tr/haber/adaleti-ve-vicdani-goreve-cagiriyorum.htm