Pınar Selek
ESMERAY: KENDİMİ İHBAR EDİYORUM

Hani olur ya insanın en eni! “En eni”yi ben size anlatayım en iyisi. Hani bütün sosyal olaylara, haksızlıklara tepki gösteriyoruz ve bununla ilgili politikalar üretiyoruz ya! Aktivist olduktan sonra bu oluşumlar içinde bir sürü dostumuz, arkadaşımız oluyor. İşte bu dostluklarımdan benim en eni dostum Pınar Selek’tir. En sevdiğim dostum. En çok sırrımı anlattığım, en çok dertleştiğim, hâlleştiğim dostum. Diğer dostlarım kusura bakmasın sakın ama Pınar’ın yeri bende bambaşkadır.

Pınar Selek ile ben 95, 96 yılları arasında tanıştım.
Şaşkındım, bir arayış içindeydim. Artık bana zorla dayatılan seks işçiliğini ve bedenimi satmak istemiyordum. Böyle bir arayış içindeyken Pınar ile yolumuz bir atölyede kesişmişti. İlk gördüğüm gün Pınar’ın bilen bilir öyle bir bakışı vardır ki , o bakışlar bana değdiğinde yeniden umut, coşkuyla dolmuştum. Sabahları erkenden kalkmayı unutmuştum ben. Ama onu gördüğümün ertesi günü erkenden kalkmıştım. Apar topar atölyeye gitmiştim. O atölyede başka bir hayat vardı. Bütün sokağa attığınız herkesler oradaydı. Travestiler, eşcinseller, tinerci çocuklar, selpak satan çocuklar, sokakta topladıkları çöpü alıp gelmişlerdi ve o çöpleri tekrardan dönüştürüp adeta bizi sokağa çöpe attınız ama biz çöpleri de böyle dönüştürüp tekrar sokağa geri getiriyoruz der gibi onlara hayat veriyordu. Şimdi burada yazarsam çok uzun sürer. Günlerce gittim. Artık ben de sokakta bir şeyleri dönüştürüp, ortaya çıkardığım ürünü görüp, ondan sonra bir işe yaramanın sevincini yaşıyordum.

Günler geçti. Bir de tiyatromuz olmuştu. Sokaklarda tiyatro yapıyorduk. Bu inanılmaz bir şeydi bizim için. Travestilerle, tinerci çocuklar hani size göre en iğrendiğiniz bu iki grup , bu atölyede birbirlerini ötekiliyordu. Öteki olarak bir diğer ötekini ötekiliyordu. Onun çatışmasını yaşıyorduk biz o atölyede. Sonra öyle bir gün geldi ki hepimiz birlikte ya tiyatro ya da sokakta artık maddelerden ürünler yapar olmuştuk.

Efendiler, nasıl yaptınız bilmiyorum ama en sevdiğimiz arkadaşımızı aldınız hapishaneye koydunuz.
İddia ettiğiniz suçlamalar umurumuzda değildi. Çünkü biz Pınar’ımızı çok iyi tanıyorduk. Kendimiz kadar ondan emindik. Öyle bir hâl almıştık ki yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyordu. Kısa süre sonra arkadaşımızı görmeye hapishaneye gittik. Özellikle hapishaneye girerken, aramalarda sıra bana gelince hiç unutmuyorum bir komutan dedi ki, “Seni erkekler arayacak; eğer itiraz edersen içeriye alınmayacaksın”. “Hiç umurumda değil! Ben arkadaşımı görmek istiyorum” dedim. Pınar’ı hapishanede ilk gördüğümde o bakışlardaki enerji yine aynıydı. Günlerce gittik arkadaşımızı ziyarete! Hatta mahkemelerinde tanık olduk ve savcınız dedi ki: “Travestilerin ve özellikle sokak çocuklarının tanıklığı kabul olamaz, bunlar mekânsızdır!” Efendiler sokaklar, her yer bizim mekânımızdır. Sizin olan, bizim olmayan bir yer yoktur. Bu tavra rağmen, mahkeme başkanı tanıklığımızı dinledi.

Yine başa gelirsek, sizlerin polisleri, Ülker Sokak’ta hortumlarla, balyozlarla kapımızı kırarken, Pınar bizim yanımızdaydı. Ve hiç unutmuyorum Pınar cezaevindeyken artık takatim kalmamıştı iş aramaktan. Kimse bana iş vermiyordu. Belki burada ilk defa dile getireceğim. Bir tür eve kapanıp nasıl olsa bana iş vermiyorsunuz, evimde oturup aç aç ölmeyi tercih ederim demiştim kendi kendime. O noktaya gelmiştim. Pınar’ın yanına cezaevine gittiğimde ve bu kararımı açıkladığımda yine Pınar’ın o bakışı, o enerjisi bana güç ve hayat vermişti. Çok şey vermişti Pınar bize, çok şey. Eminim ki, Pınar da bizden çok şey öğrenmişti.
 
İşte böyle efendiler! Ben Pınar’la tanıştığımda ilkokul mezunuydum, evet, ama kitap okumayı unutmuştum. Bakın şu an bir köşem var! Bilmem anlatabildim mi? Cümle kurmayı unuturken, şu an tiyatro yapıyorum! Yüzlerce bazen binlerce insanın karşısına çıkıp rahat bir şekilde kendimi anlatıyorum. İşte bütün bunlarda Pınar’ın bakışı, enerjisi, bana verdiği gücün çok büyük etkisi var. O dönem atölyede olan kime sorarsanız sorun, benim hikâyeme benzer hikâyeler anlatacaklardır size. O dönem tiner çeken çocukların bazısı evlendi. Şimdi çocukları var. Beni ne zaman görseler, ilk sordukları soru “Pınar ablamız nasıl?”oluyor. Tiner içmeye devam eden bazı çocukların da, bazen kafalarının en yerinde olmadığı zamanlarda bile sordukları soru “Pınar Abla’yı görüyor musun?” oluyor. Pınar hakkında iddia ettiğiniz suçlamalarda, ta başından beri bütün o zaman içerisinde saniye saniye Pınar’ın yanındaydım. Birinci derece tanığım! Şimdi kalkmış sizin mahkemeleriniz Pınar’a müebbet cezası vermek istiyor bunu da üç kere beraat kararı verdikten sonra yapıyor. Avukatlar da zaten yaptıkları açıklamada yerel mahkemenin kendi verdiği nihai kararı yeniden değerlendirme yetkisinin olmadığını söylediler. Sizler neye ceza vereceksiniz? İşte siz bu suçlamaları iddia ederken biz atölyede bunları yaşadık. Oysaki hepimiz o atölyedeydik neden sadece Pınarı çekip aldınız aramızdan? Kendimiz kadar Pınar’dan eminiz! Ben Esmeray olarak diyorum ki: “Eğer bunlar suçtur, müebbetliktir diyorsanız, efendiler o zaman beni de yargılayın. Çünkü birinci derecede tanığım ben!”

http://demokrasidersi.blogspot.com/2012/11/esmeray-kendimi-ihbar-ediyorum.html
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process