Pınar Selek
Pınar ilk kez kendisi için bir şeyler istiyor
29.11.2012

Burcu Karakaş - Milliyet - 29 Kasım 2012

Galatasaray’daki Cezayir Toplantı Salonu’nu dolduran anti-militaristinden feministine, vicdani retçisinden transseksüeline, yüzlerde kocaman bir endişe. Mısır Çarşısı davasında üç kez beraat etmesine karşılık 13 Aralık’ta yeniden ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanacak sosyolog Pınar Selek için sevenleri bir arada.  Avukat Akın Atalay’ın anlattıkları can kulağıyla dinleniyor:

İşkence gördü’
“9 Temmuz 1998’de Mısır Çarşısı’ndaki patlamanın ardından 6 değişik bilirkişi raporu hazırlandı. Ortak nokta, bomba bulgusuna rastlanmadığıydı. Pınar, bundan bağımsız 11 Temmuz 1998’de sosyolojik araştırmaları sebebiyle gözaltına alındı. Filistin askısından elektrik vermeye türlü işkence gördü. Kolu çıkınca ‘yere düştüğü’ne dair tutanak hazırlandı. 18 Temmuz’da işkence altında alınan ifadeleri savcılıkta kendisine kabul ettirildikten sonra tutuklandı. 28 Temmuz’da hakkında ‘örgüt üyesi’ olduğu iddiasıyla dava açıldı. Ancak Küçükyalı ve Maltepe’de bombalı eylemlere katıldığı iddiasıyla iki hafta sonra yakalanan Abdülmecit Öztürk’ün, ‘Pınar’la hazırladığımız bombayı Mısır Çarşısı’na koyduk’ deyince olayın akışı değişti. Prof. Sevil Atasoy ve ekibinin hazırladığı yeni bilirkişi raporunda, ‘Bomba olduğuna dair kuvvetli bulgu var’ denmesiyle de Mısır Çarşısı olayı ‘bombalı eylem’e dönüştü.”

‘Dinlerken yorulduk’
Atalay, konuşmasının devamında, her adımda giderek davayı daha da karmaşık hale getiren olaylardan örnekler veriyor:
“Abdülmecit Öztürk’ün polisteki ifadesinin önce zorla imzalattırıldığını söylemesi, sonrasında bu ifadesinden vazgeçmesi; Öztürk’ün Türkçe bilmeyen halasının ifadesinin tercümansız alındığının mahkemede ortaya çıkması; çeşitli üniversitelerin patlamanın bombadan kaynaklanmadığına dair bilirkişi raporlarına rağmen mahkemenin patlamanın nedenine karar verememesi; savcının mahkeme kararlarını noktasına kadar aynı gerekçelerle üç kere temyiz etmesi ancak temyiz dilekçelerinde Abdülmecit Öztürk’ün bulunmaması...”
 Atalay’ın sözü bitince,  moderatör yazar Karin Karakaşlı duygulara tercüman oluyor: “Dinlerken de yaşarken de yorulduk.”

 

‘Bir şeyler yapmalıyız’
Karin Karakaşlı, platformun çağrısını şöyle yaptı: “Şimdiye kadar kendisi için hiçbir şey istememiş Pınar, ‘Ülkeme dönmem için n’olur herkes bir şeyler yapsın’ diyor. Hepimiz elimizden geleni yapmalıyız.”
Avukat Atalay’a ısrarla sorulan iki soru var: “Ne yapabiliriz?” ve “Bütün bunlar nasıl olabiliyor?”. Avukat Yasemin Öz, “Bize ‘Neden Pınar?’ diye soruyorlar. Bir bilsek biz de neden Pınar!” diyor. Yazar Yıldız Ramazanoğlu’nun hatırlattığı, İranlı yazar Samed Behrengi’nin “Küçük Kara Balık” hikayesi cevap gibi: “Kararımı verdim anne, gidip derenin nerede bittiğini öğreneceğim. Orada neler var, başka yerlerde neler var, görmek bilmek istiyorum.”

http://gundem.milliyet.com.tr/pinar-ilk-kez-kendisi-icin-bir-seyler-istiyor/gundem/gundemdetay/29.11.2012/1634363/default.htm


Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process