Tutkuyla karışık bir hafta
Bazı insanlar tutkulu ve onların hayatlarımıza katkısı çok büyük. İşte onlardan biri Mehmet Mestçi. Mehmet Mestçi tam bir klasik müzik fanatiği... Uzun zamandır yapmak istediği projeyi nihayet hayata geçirdi ve hepimize sıradışı anlar yaşatıyor. Artisan Sanat Galerisi'nin sahipleri Mestçi çiftinin büyük oğlu Mehmet, 2011 İstanbul Liszt piyano haftalarını düzenliyor.
18 Nisan'da başlayan konserler serisi büyük romantik Liszt'in çalması güç eserlerini Macaristan ve Türkiye'nin en iyi piyanistlerine yorumlatıyor. Süreyya Operası'na Liszt dinlemek için gitmek gibisi yok. Piyanist Dezsö Ranki. Sakin, antremanlı ve duyarlı yorumuyla hepimizi kısa bir sürede kendine hayran bıraktı. Program, bestecinin son dönem zorlu işlerinden oluşuyordu. Atonalitenin hakim olduğu bu bestelerle Macar piyanist öyle güzel baş etti ki... Bugünkü Gergely Boganyi'yi kaçırmayın derim... Mehmet Mestçi'ye de buradan teşekkürü bir borç bilirim.
Öğlen yemeği için gittiğim Otto'da bir grup Defne devrimcisiyle karşılaşmak büyük sürpriz oldu benim için. Devrimciler hararetle Bilgi Üniversitesi'nde 1 Haziran'da gerçekleştirecekleri konferans için çalışıyorlardı. Biraz kulak kabarttım. Defne devrimine imza veren müzisyen imzacıların da katılacağı konserli bir medya eleştirisi konferansı olacakmış bu... Giderek destekçileri çoğalan hareketin örgütlenme hızına ve farklı eylem stratejileri geliştirme tarzına hastayım. Cumartesimi ise bir başka tutkulu kadına ayırdım. Pınar Selek'i görmek için Amargi'ye geçtim. Pınar, her zamanki gibi ağız dolusu, içten gülümsüyor. Yeni romanı Yolgeçen Hanı'yla ilgili röportajlar veriyordu. Ne üretken bir ruh...Edebiyat alanı da akademik dünyada olduğu gibi onu büyük bir konukseverlikle ağırlayacak eminim. Bu arada Amargi'den üç feminist kadının kurduğu Ayizi Yayınevi'nin kitaplarını aldım. Annelik ve neoliberal beden politikaları üzerine Sevi Bayraktar'ın inceleme kitabını ve Filedelfiya Hikayelerini... Roman, Yeşim Erdem imzalı. Hâlâ ısıtmayan nisan güneşi altında kuledibindeki kahveye oturup bir çay söyleyerek kitaba başladım hemen. Bu yayınevinin kurucusu üç diğer tutkulu kadına Aksu Bora, İlknur Üstün, Selma Acuner'e selam ederek...
|
|