Pınar Selek
İçimizden birisi: Pınar Selek


FARUK ESKİOĞLU  
14-02-2011




Pınar Selek'in adını ilk Mısır Çarşısı'ndaki patlama sonrasında 12 yıl önce duymuştum. O günlerde Hürriyet'te sonrasında da star.com.tr'de çalışıyordum. Günümüzde bile süregiden 12 Eylül faşist baskıcı rejimin ağır gölgesi o günlerde daha çok hissediliyordu. Sonra Pınar cezaevine konuldu. Pınar'ın suçsuz olduğu ve garip bir şekilde halka korku vermek için kurban olarak seçildiği çok açıktı. Pınar'ın kesinlikle suçsuz olduğu ve içimizden seçilmiş bir kurban olduğu görüşümde hiç şüpheye düşmedim.

Türkiye bu korkuya yabancı değil. 1948'de şair Sabahattin Ali'nin yurtdışına kaçırmak bahanesiyle karakolda bir kaçakcıya öldürtülmesinin nedeni de aynıydı... Ne yazık ki Pınar'ın şahsında organize edilen bu korku senaryosunda "herkese lazım" denilen hukuğa da replik verildi ve oyunun parçası kılındı.

O günlerde star.com.tr'nin genel yayın yönetmeni olan Ercüment Erkul'un kapısını tıklayıp cezaevindeki Pınar Selek'e köşe verilmesini önerdim. Ercüment Bey basında görmüş geçirmiş, babacan bir gazetecidir ama o toprağın büyüttüğü her genel yayın yönetmeni gibi önerime soğuk baktı. Kendi mantığıyla haklıydı tabii. Durup dururken kendisini besleyen toprakla ters düşmenin alemi var mıydı? Daha sonraki günlerde Star'ın o dönemki sahibi Uzanlar, 2001 krizini bahane edip, gazeteyi küçültmek ve (daha sonra da) kapatmak istedi... O Ercüment Bey, patrona "destur" çekmek yerine çeşitli gazetelerden koparıp oluşturduğu ekibinden de o anda vazgeçti.

İşsiz gazeteci arkadaşlarımızla Beyoğlu'nda kahvelerde buluştuğumuzda cebimizde çay parası yoktu. Bir masada 7 kişi oturup toplam 3 cay içiyor ve saatlerce de iş fırsatlarını (tabii n'olcak bu memleketin halini de) tartışıyorduk. Sanırım bizim yüzümüzden para kazanamayan o kahvehaneler battı ve yerlerine de daha kazançlı barlar açıldı... O kara günlerde yüreğini karartmayan sevgili Pınar hepimizden daha kötü şartlardaydı tabii... Cezaevindeydi ve onu bir belirsizlik bekliyordu... Komplocuların insafı ve şakası da yoktu...

Gün geldi Açık Gazete yayın hayatına başladı. Ve cezaevinden çıkmasına karşın çilesi bitmeyen sevgili Pınar'a Açık Gazete Genel Yayın Yönetmeni olarak köşe yazma teklifinde bulundum. Pınar gazeteyi sıcak bulduğunu söyledi ve hiç bir telif beklentisi olmadan yazmaya başladı... Teknik olarak akıcı, içerik olarak samimi, bilgilendirici ve cesur yazılara imza attı. (Pınar'ın bir süre önce ara vermek zorunda kaldığı köşesi, kendisini hep bekleyecek...)

Pınar'ın son mahkemesinde çıkacak kararı heyecanla bekleyenlerdendim... Bu mahkeme memleketin üzerindeki 12 Eylül karabulutlarının dağılma hızının da ölçeri olacaktı. Duruşmada yargıçların "beraat"ta ısrar etmesine çok sevindik. Mahkeme'nin Haziran'a ertelenmesine ve çekilen çilenin son bulmamasına ise üzüldük. Şimdi soluklarımızı Haziran'a kadar yine tutacağız...

Haziran'daki duruşmanın beraatle sonuçlanması "Türkiye'deki insan haklarına saygının onaylanması" anlamına da gelecektir. "Herkesin kişiliğine bağlı haklarının korunmaya niyetli olduğu" görüşü ağır basacaktır. "İnsanların bir gece ansızın bir komploya kurban gittiği günlerin artık eskisinden zor olacağı" imajı da verilecektir. Bunun için de Haziran'da "beraat" kararını duymak istiyoruz.

Devletten beklentimiz ise çok değil yalnızca "sosyal hukuk devleti"nden beklenebilecekler... Bu kara senaryonun yazarlarının derhal yargılanması, Pınar'ın çektiklerinin maddi ve manevi olarak tazmin edilmesi...

Şimdi Avrupa'daki sevgili dostumuz Pınar'a sabırlar diliyoruz. Londra'da Haziran için şampanyalarımız hazır..

http://www.acikgazete.com/yazarlar/faruk-eskioglu/2011/02/14/icimizden-birisi-pinar-selek.htm
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process