Sizleri şoka uğratmayayım... En iyisi baştan söyleyeyim... Şu aşağıdaki satırları kendi yazımdan aldım. 1 Haziran 2002 tarihinde, Cumhuriyet gazetesinde bu sayfada, bu köşede yayımlanan yazımdan aldım... Yazımın başlığı “Geçen Zaman, Duran Zaman”...
“Bir yıl önce şu sıralar sosyolog Pınar Selek’in İstanbul DGM’deki duruşmasını izliyordum…(Evet, o zamanlar devlet güvenlik mahkemelerimiz vardı!) Bir sanık, ansızın ve yıllar sonra ‘iftiracı’ olmaya karar vermiş ve tüm suçları (cinayet, bomba imal etme, azmettirme, bomba koyma, çete kurma vb.) Pınar Selek’e yüklemişti... Bir yıl sonra, aynı sanık, aynı mahkemede, bu kez geçen yıl söylediklerinin tam tersini söylüyor, ‘MİT, JİTEM ve Emniyet Pınar Selek’i suçlamam için baskı yaptı’ diyor. Pınar Selek’i de ‘Dikkat et öldürüleceksin’ diye uyarıyordu.
Neredeyse beş yıldır süren mahkemede bakalım daha kaç kez ifadeler, raporlar, tanıklıklar, suçlamalar değişecek ve daha kaç yıl sürecek? Her duruşmada zaman durmuş, zamanı öldürmüşüz, yok etmişiz gibime geliyor... Ama Pınar Selek’i her düşündüğümde ya da izlediğimde, zaman hızla geçiyor, zamanla yarışmam gerekiyor. Çünkü o, Pınar Selek, üretiyor, çalışıyor, kitaplarını hazırlıyor, yayımlıyor, kadın akademileri, kursları, stajları kuruyor, Türkiye’nin bir ucundan öteki ucuna kadın dayanışmasına önayak oluyor. Açıkçası çalışmaktan, öldürülüp öldürülmeyeceğini düşünmeye zaman ayıramıyor!”
Dokuz yıl önce yazmışım bu satırları...
***
Aradan geçen yıllar boyunca Pınar Selek 2 kez, 2006’da ve 2008’de beraat etti. Arada boşu boşuna hapis yattı, işkence gördü. Yargıtay Mart 2009’da kararı bozdu, ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmesini istedi. Bu karara Yargıtay Başsavcılığı’nın yaptığı itiraz da 2010 Şubat’ında oyçokluğu ile reddedildi.
***
Yukarıda, 9 yıl önceki yazıda belirttiğim kişi, Abdülmecit Öztürk, ilk ifadesinde “Ben yaptım” demişti. Sonradan işkence altında ifade verdiğini ve her duruşmada Pınar Selek’i tanımadığını defalarca açıkladı. Bugün davanın geldiği noktada bu şahsın beraatı kesinleşmiş durumdadır...
***
Patlamadan 2 gün sonra gözaltına alındı Pınar. Gözaltına alınışı bombalamayla değil, yaptığı araştırmayla ilgiliydi. Polis sorgusunda patlamayla ilgili tek soruya muhatap olmadı. Sonradan suçlanacağı patlamayla tek ilgisi Abdülmecit’in o skandal ifadesiydi. Ve davanın şu aşamasında Abdülmecit beraat ederken, Pınar Selek hâlâ ağırlaştırılmış müebbet hapisle cazalandırılmak isteniyor.
***
Sevgili okurlar, bundan daha açık seçik nasıl anlatabilirim bilemiyorum...
Siz bu yazıyı okuduğunuzda biz Pınar için bir basın toplantısında olacağız.
“Biz” dediğim, Pınar’ın tüm yaşamını, ezilenlerin, ötekileştirilenlerin, mağdurların haklarını korumaya adadığının bilincinde olanlar... Onun her tür haksızlığa karşı çıkarken, şiddetin her türünü lanetlediğini bilenler... Var olma nedenini barışa adadığını bilenler... Pınar’ın düşünceleri ve duruşu nedeniyle böyle bir saldırıya maruz kaldığını ve “kurban” seçildiğine inananlar... “Hâlâ Tanığız Platformu”.
Dokuz yıl önce yazdığım yazıya “Geçen Zaman, Duran Zaman” demişim. Zaman kimileri için dursa da Pınar Selek için durmuyor. O sürekli üretiyor, araştırmalarına, kitaplarına yeni çalışmalarını katıyor... Ama bu arada bizler için, toplum için, kamu vicdanı için zaman duruyor; hak, hukuk, adalet duygumuz ve düşüncemiz paramparça oluyor.
12 yıldır süren davanın bir sonraki duruşması 9 Şubat’ta... O gün yeniden buluşmak üzere... O gün paramparçalıktan kurtulmak üzere...
Cumhuriyet – 3 Şubat 2011