Pınar Selek
Pınar Selek hakkında kırmızı bülten
25.10.2013

Bir insanın, yargılandığı davadan 3 kere berat almasına rağmen onun hâlâ suçlanması nasıl bir şeydir?

Berat kararı verilmesine rağmen böyle bir şey nasıl olur demeyin oluyor işte. Nasıl olduğunu anlamasak da oluyor...

Sosyolog Pınar Selek’ten bahsediyorum.

Hazin bir olaydır Selek’in öyküsü. Hazin olduğu kadar çetrefillidir yargı süreci.


Mısır Çarşısı’nda patlama

9 Temmuz 1998’de Mısır Çarşısı’nda 3’ü çocuk 7 kişinin ölümüne, 120 kişinin de yaralanmasına yol açan feci bir patlama meydana gelir. Olan bir “insanlık trajedisi”dir adeta. Olay mahallinden yükselen çığlıklar patlamanın boyutunu gözler önüne sermeye yetmiştir. [1]

Patlamanın nedeni hakkında şu yorumlar yapılmıştır. Uzmanların olay yerinde araştırma yaptığını belirten İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çiftçi ‘‘İlk araştırmalarda bomba olduğuna dair bir bulguya rastlanmadı. Gaz sıkışması sonucu meydana gelmiş olması ihtimali kuvvetli’’ diye konuşur. Dönemin İstanbul Valisi Kutlu Aktaş, olayı üstlenen bir terör örgütü olmadığını, bomba patladığına dair bir emare bulunamadığını, bombanın neden olacağı parça tesirine rastlanmadığını, patlamanın buzdolabı gaz kaçağından veya tüpgaz kaçağından olabileceğini belirtir. Dönemin İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu ise şunları kaydeder: ‘‘İki defa araştırma yapıldı. Başka uzmanlar da çağırıldı. Ama yapılan keşiflerde bomba olduğuna dair bir bulgu yok. Yeni bir patlayıcı türü olur mu bilemem. Patlamanın olduğu dönerci büfesinde 7 tüpgaz varmış. Patlama, tüp gaz kaçağından meydana gelmiş olabilir. Patlamayı üstlenen örgüt de yok.’’

Yetkililerin açıklamaları patlamanın bombadan olmadığı üzerinde yoğunlaşmıştır.

Sonrasında yapılan incelemeler, yazılan raporlarda da bomba bulgusuna rastlanmadığı belirtilir.

Mısır Çarşısı’nda meydana gelen patlamadan hemen sonra hazırlanan 13 ve 14 Temmuz 1998 tarihli Polis Olay Yeri İnceleme tutanakları ve Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü Ekspertiz Raporu’nda bomba bulgusu bulunmadığı belirtilirken 20 Temmuz 1998 tarihli Polis Olay Yeri İnceleme Sonuç Raporu’nda da bombaya ait herhangi bir bulgu yok(tur). [2]

Selek gözaltına alınır

11 Temmuz 1998’de (patlamadan iki gün sonra) Pınar Selek “terör örgütüne üye olduğu” iddiasıyla gözaltına alınır. 7 gün gözaltında kalan Selek hiç kimseyle görüştürülmediği gibi adeta suçlu ilan edilerek gözaltı sürecinde işkence görür. Elektrik verme, Filistin askısı denilen yöntemlerle yapılan işkence tıbbi rapor ile sabitlenmiştir. İşkence altında ifadesi alınan Selek’in savunma hakkı elinden alınmıştır.

Mısır Çarşısı patlamasıyla ilgili emniyet ve savcılıkta tek bir soru sorulmadığını belirtmemiz Selek’in nasıl bir durumla karşı karşıya kaldığını anlatacaktır sanırım.

Terör yaftası

Bugün bir hukuk devletinde sorun teşkil ettiği tespit edilen ve kaldırılan ama ne var ki kaldırılmasına rağmen varlığı hâlâ devam eden Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri’nin o dönemdeki adı olan Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Selek’e PKK terör örgütüne üye olduğu suçunu yöneltir ve böylece Selek terörist ilan edilir.

Davayla ilgili gözaltına alınan Abdülmecit Öztürk adlı şahıs ifadesinde bombalı eylemin talimatını Selek’ten aldığını belirtir. Önceki raporlar -bir başkomiserin ifadesi de- yetersiz görülerek yeniden rapor düzenlenir. Bu raporda öncekilerin aksine patlamanın bombadan kaynaklanmış olduğu belirtilir.

Komplo

Aynı Öztürk gözaltı süreci bittikten sonra DGM savcısına Pınar Selek’i tanımadığını, her şeyin bir komplo olduğunu, ifadesinin ise polis tarafından zorla imzalattırıldığını söyleyecektir. Öztürk bombayı, Selek ile birlikte halasının evinde hazırladığının bir kurgu olduğunu itiraf etmiştir. Türkçe bilmeyen halasının tercüman olmadan daha önce ifadesinin nasıl alındığı bir soru işaretiyken, daha sonra mahkemede bir tercüman aracılığı ile dinlenen hala da şunu söylemiştir: “Ben daha önce ifade vermedim, teşhislerle ilgili bir beyanımda yoktur, okuma yazmam da yoktur, neler yazılı olduğunu bilmediğim bir kâğıdın altına parmak bastım, bana şu anda gösterdiğiniz Pınar Selek olduğunu söylediğiniz kızı da tanımam.” [3]

Zaten savcılığın tayin ettiği bilirkişi heyetinin başında bulunan Prof. Sevil Atasoy da Enver Aysever’in konuğu olduğu Aykırı Sorular programında yeniden düzenlenen raporla ilgili “Ben ve benimle birlikte raporun altına imza atan arkadaşlarım hiçbir zaman bombadır demedik. Altında imzam bulunan raporun içeriği doğru dürüst okunmamıştır” der. Atasoy savcılığın talimatı üzerine toplanan delilerle ilgili açıklamasına devam ediyor: “Bu deliller üzerinde yapılan analizlerde adı tam olarak konulamayan ama patlayıcı niteliği olan bir kimyasal madde bulunmuştur. Bu maddenin gerçekten bomba olup olmadığını anlaşılabilir olması için de bir yol haritası çizdik…” [4]

Emniyet Müdürlüğü’nden müdahale

Dava devam ederken Selek’e ikinci bir dava daha açılır. Açılan davanın nedeni bomba koymak eylemidir. Önceki davayla birleştirilen bu dava için Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı ve İstanbul Üniversitesi’nden alınan bilirkişi raporları da patlamanın bombadan kaynaklı olmayacağı yönündedir: “Olguların hiçbiri bomba patlamasına bağlı yaralama örneklerine uymuyor.”

Bu raporlardan sonra davaya İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün müdahalesi gerçekleşir. Emniyet Müdürlüğü bir bilirkişi raporu daha alınmasını ister. Mahkemenin talebi olmamasına rağmen Emniyet Müdürlüğü’nün isteğiyle Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporda patlamanın nedeninin tespit edilememiş ve edilemeyeceği belirtilmiştir.

Bunun üzerine mahkeme yeni bir rapor talep etmiş, Jandarma Kriminal Dairesi’ne bağlı heyetin hazırladığı rapora göre olay bomba patlamasıyla gerçekleşmiştir. Ne var ki heyetten bir üye bu rapora katılmadığını ifade eder.

Patlamanın nedeni tüpgaz

Mahkemenin görevlendirdiği üç uzman ise 2000 yılı Aralık ayında patlamanın kesinlikle bombadan değil, tüpgaz kaçağından olduğunu açıklar. 

Velhasılıkelam mahkeme patlamanın neden kaynaklandığının tespit edilemediğinden Mısır Çarşısı patlamasıyla ilgili karar verilemeyeceğine hükmeder.

2.5 yıl tutuklu kalan Selek davadan berat etmiştir.

Selek üç kez berat eder

Etmiştir etmesine ama Yargıtay 9. Dairesi ise patlamanın bombadan kaynaklı olduğu gerekçesiyle İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu kararını bozar. Yeniden yapılan yargılamada Selek tekrar berat eder.

Yargıtay ise Selek’in “müebbet hapis istemiyle yeniden yargılanmasına” karar verir. Yargıtay Başsavcılığı bu karara itiraz ederken, Yargıtay Ceza Kurulu kararı onaylamıştır.

Daha önce Mısır Çarşısı patlamasıyla ilgili karar verilemeyeceği hükmünü vermiş olan mahkeme 9 Şubat 2011 tarihli kararında Selek hakkında iki kez verilen beraat kararında direnilmesini yineler. Yani mahkemenin ilk kararında değişen bir şey olmaz. Bu üçüncü beratı olur Selek’in.

Yeniden suçlu ilan edilme süreci

Dava devam ederken mahkeme başkanı değişir. Başkan Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu’nun sağlık sorunları nedeniyle katılamadığı 22 Kasım 2012 tarihli duruşmada, yeni atanan hâkim Mehmet Hamzaçebi’nin başkanlık ettiği heyet, berat kararında direnilmesine ilişkin kararı usule aykırı bularak oy birliği ile kaldırır.

Böylece Selek’in yeniden suçlu ilan edilme süreci başlar.

Yargıtay 9. Dairesi tarafından bozulan dava, geçen 24 Ocak’ta karara bağlanır. Selek ağırlaştırılmış müebbet alır.

Karara şerh

Davaya bakan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararı ilginçtir.

Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu karara şerh koymuştur. Yılmazabdurrahmanoğlu gerekçeli kararında şunları vurgular: “Gerek soruşturma aşamalarında Mısır Çarşısı’ndaki patlamanın hangi sebepten kaynaklandığı ve yapılan araştırmalar sonucu bunun bir bomba patlaması ile meydana gelip gelmediğinin tespit edilemediği, delil durumu nazara alınarak sanıklar Selek ve Abdülmecit Öztürk’e isnat edilen suçu işlediklerine dair mahkûmiyetlerine yeterli kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden verilen kararın oybirliği ile verildiğine dair muhalefet şerhimdir.”[5]

Üye hâkimler ise patlamanın LPG’den değil, bombadan kaynaklandığını ifade ederek bununla ilgili kimi iddialar öne sürerler. [6]

İşte öne sürülen bu suçlamalar Selek gözaltına alındığında yöneltilen iddialarda olduğu gibi onu terör örgütüyle ilişkilendirmeye yöneliktir.

Bu kez çantasında bomba, “Sokak Sanatçılar” adlı atölyesinde patlayıcı madde bulunduğu, atılı suçları kabul ettiği, Leyla kod adıyla dosya kapsamında yargılanan sanıkları organize ettiği, yönlendirdiği Mısır Çarşısı olayında bombalı eylem gerçekleştirdiği şeklinde ağır suçlamalar yöneltilmiştir.

Hatırlayalım; dava başladığında Abdülmecit Öztürk gözaltı sürecinde bombalı eylem talimatını Selek’ten aldığını, sonra da Selek’i tanımadığını, her şeyin bir kurgu olduğunu, ifadesinin zorla imzalattırıldığını söylemişti.

Selek daha baştan terörist ilan edilmiştir. Üretilen suça göre de delil bulunmaya çalışılmış, Mısır Çarşısı patlamasıyla ilişkilendirilmiş, bilirkişi raporlarına rağmen suçlu gösterilmiştir.

Bugünlerde de mahkeme yurtdışında yaşayan Selek hakkında kırmızı bülten çıkarılması için Adalet Bakanlığı’na başvurdu.

Neden?

Peki Selek tekrar tekrar berat etmesine rağmen neden hâlâ suçlu gibi gösterilerek hedef tahtasına konuluyor? 

İşte bu sorunun yanıtını Türkiye’nin hedeflenen fakat hâlâ gerçek bir demokratik hukuk devleti olamamasında aramak gerekir.

Yıllardır yaşanan ve bugün de devam eden bu hukuk garabeti son bulmazsa yarın yenilerinin yaşanmayacağının, tıpkı Selek gibi başkalarının da yanmayacağının garantisi yoktur.

*  *  *

Selek bilimsel araştırmalarıyla tanınan başarılı bir sosyolog. Özellikle de sokak çocukları, seks işçileri gibi konularda (toplumda aykırı görülen ama o toplumun ürettiği insanlar hakkında) araştırmalar yapmış, bunlara PKK üzerine yaptığı araştırmayı da eklemiştir.

Bir aydındır Selek. Ülkesinin sorunlarına eğilen, bu sorunların çıkış nedenlerinin önce “anlaşılması” gerektiğini vurgulayan bu yanıyla da bilim insanı yönünü ortaya koyan bir sosyolog.

Bu mesleği seçme amacını şöyle açıklıyor: “Özgür, ahlaklı, mutlu bir yaşam nasıl mümkün olabilir sorusu, çocukluğumdan beri beni meşgul ediyordu. Bu sorulara yanıt bulmak, toplumu, kendimi anlamak ve özgürlük alanımı genişletmek için sosyoloji okudum… Doktorlar gibi, sosyologların da toplumsal yaralara el sürme kabiliyetinde olması gerektiğine inanıyordum.”

İlk mahkemede de şunu söyler Selek: “Mısır Çarşısı patlaması eğer bombadan kaynaklanıyorsa bu bir insanlık suçudur.”

Onu böyle bir insanlık suçuna dahil etmeye çalışmak ona yapılacak büyük bir haksızlıktır. Nasıl ki bomba patlatmak insanlık suçu ise bir insanı böyle bir suça ortak etmeye çalışmak da insanlık suçudur. 

Dava sürecini özetlemeye çalıştık. Selek’in nasıl gözaltına alındığından, işkenceden geçtiğinden, ifadesinin zorla imzalattırıldığından, bir komploya kurban edilmek istendiğinden ve iddia edilen suçlamaların ve üretilen sahte belgelerin bilirkişi raporlarıyla çürütüldüğünden, 1 değil 3 kez berat ettiğinden bahsettik. Bu hukuki yönden bir kanıttı.

Zira Selek, yapmış olduğu çalışmaları, yazdığı kitapları, makaleleriyle bir aydın duyarlılığına sahip olduğunu gözler önüne seriyor.

Selek’in Mısır Çarşısı olayının bombacısı olarak lanse edilmesi birçok insanı derinden üzmüştür.

2006 yılında Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Vedat Türkali, İlhan Selçuk, İsmail Beşikçi, Hrant Dink, Zeki Demirkubuz, Teoman, Müjde Ar, Pınar Kür ve Sibel Eraslan’ın da aralarında bulunduğu yüzlerce kişi kendisine “tanık” olup destek vermiştir. [7]

Selek’e 1994 yılında bulunduğu Fransa’da ziyaret ettiği Server Tanilli de destek vermiştir. Selek Tanilli’yle ilgili şu notu düşüyor: “Fransa’da eğitim için buradaydım. Paris’ten trene atlayıp Strasbourg’a gelmiş, onun evine gitmiştim. Bana güzel köfteler yapmıştı, sohbet etmiştik. O zaman 23 yaşındaydım. Nereden bilecektim, yıllar sonra aynı şehre ikinci kez, onun konumunda geleceğimi…”

Evet, şu an Strasbourg Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olarak bulunuyor. Yaşadığı kentte sivil toplum örgütlerinden, sendikalardan, üniversitelerden büyük destek alıyor. Ve bakınız öğrencisi olduğu üniversitenin rektörü Alain Beretzkendisi için ne diyor: “Pınar Selek üniversitenin koruması altındadır. Sonuç ne olursa olsun, bu süreç ne kadar sürerse sürsün, biz onu bir an bile yalnız bırakmayacağız. Pınar’a dokunmak isteyen, önce bize dokunacak.” [8]

*  *  *

Ülkemizin tarihi ne yazık ki bu ve benzeri olaylarla doludur. İlericiler hep hedef tahtasına oturtulmuş, sonrasında işkencelerden geçirilmiş, mahkûm edilmiş ve ne yazık ki öldürülmüşlerdir. Sabahattin Ali cinayeti, Nâzım Hikmet’in vatandaşlıktan çıkarılması, 1955’te vuku bulan 6-7 olaylarından solcuların sorumlu tutulması, Abdi İpekçi, Uğur Mumcuve Hrant Dink cinayetleri akla gelen ilk örneklerdir.

Bugün onlarca gazetecinin tutuklanması, insanların adeta suç üretilerek hapis edilmesi... Yazı konumuz olan Pınar Selek’in hazin öyküsü demokrasi ve hukuk sisteminin ne durumda olduğunu anlatmaya yetiyor.

Yapılması gereken mücadele etmektir, direnmektir; hukuk için, adalet için, demokrasi için. Hukuksuzluğu hukukla, faşizmi demokrasiyle yenmek için.

Selek, mahkeme tarafından hakkında kırmızı bülten çıkarılmasına karar verildikten sonra Birgün gazetesine konuyu şu şekilde değerlendirdi: “Dava bitmiş, Pınar mahkûm olmuş ve kaçıyormuş gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. Hâlbuki Pınar Fransa'da ve doktorasını yapıyor. Şu an Yargıtay'ın kararı bekleniyor. Daha Yargıtay'da savunmamızı yapacağız. Dosya AİHM’e de gitti. Biz mücadelemizi sürdüreceğiz.” [9]

Diren Pınar Selek. Bu haklı mücadelende yayındayız.

 


[1] http://webarsiv.hurriyet.com.tr/1998/07/10/54494.asp

[2] http://www.agos.com.tr/haber.php?seo=pinar-selek-neden-hedef-secildi-selek-kimdir&haberid=4128

[3] http://t24.com.tr/haber/bir-hukuk-garabetinin-oykusu-adan-zye-pinar-selek-davasi/218487

[4] Aykırı Sorular programı, 69. dakikası: http://tv.cnnturk.com/video/2012/07/27/programlar/aykiri-sorular/aykiri-sorular/2012-07-26T1945/index.html

[5] http://www.radikal.com.tr/turkiye/mahkeme_baskani_bomba_oldugu_tespit_edilmedi-1124125

[6] http://www.radikal.com.tr/turkiye/pinar_selek_kararina_serh_bomba_oldugu_belli_degil-1124076

[7] http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=384420

[8] http://www.radikal.com.tr/radikal2/uc_beraat_esittir_bir_muebbet-1120162

[9] http://birgun.net/haber/pinar-selek-direnmeye-devam-edecegim-2978.html

 

 

Kaynak: http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/pinar-selek-hakkinda-kirmizi-bulten-31526?fb_action_ids=10151905978604286&fb_action_types=og.likes

Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process