Pınar Selek
Anlamsız bir konuşma
  • Yücel Sayman - Evrensel - 01/02/2013

    Pınar Selek davasını düşünüyorum. Fransız, İngiliz, Alman, Amerikalı…Vatandaşlığı ne olursa olsun yabancı bir hukukçuya, iyi bir ceza hukukçusuna davanın geçirdiği aşamaları anlatabilmenin bir yolunu arıyorum. Bulamıyorum. Ben anlatabiliyorum ama karşımdaki yabancı iyi ceza hukukçusunun anlayabilmesi olası değil. Anlamıyor ve suratındaki ifadeden ‘Yücel Baro Başkanı olmuş, hukuk fakültesi öğretim üyesi ama böylesine önemli bir davanın geçirdiği aşamaları bile anlatamıyor,  herhalde bilmiyor’ diye düşündüğünü çıkartıyorum. Aklım davada çünkü bir televizyon kanalına telefonla bağlanarak ‘yorum’ yapacağım. Kanala bağlanıyorum ve neden yabancı iyi ceza hukukçusuna davanın geçirdiği aşamaları anlatamayacağımı söylemeye başlıyorum. Sunucu konuşmamı sonlandırmamı beklemeden “Yücel Sayman’dan yorumunu aldık” diyor ve başka bir telefon bağlantısına geçiyor. Çünkü sunucu, olumlu ya da olumsuz’ söylememi istediği kalıplar içinde kalmadığım için konuşmayı bitirmeye bir anda karar vermiş. Kanala telefon ediyor ve sunucunun davranışını sert bir biçimde eleştiriyor,  henüz bir yorum yapmadığım halde “Yücel Sayman’dan yorumunu aldık” diyerek bağlantıyı sonlandırmakla sergilediği cüreti kınıyorum.
    Bu haftaki yazımı yabancı iyi ceza hukukçusu ile aramda geçmesi olası konuşma üzerine kurgulayacaktım ki cep telefonum çaldı.
    “Ben Yücel Sayman, buyurun ?”
    “(….) (Virgülsüz, noktasız, birbiri ardına hızla sıralanan sözcükler)
    “ Ne dediğinizi anlamadım; sözcükleri tek tek anlaşılabilir biçimde söyleyerek yineler misiniz?”
    “(Karşımdaki alıştığı anlatma kalıplarına uymadığıma kızmış olsa gerek, anlama yeteneğimi sorgular bir ses tonuyla yineliyor) Ben …’den (bir GSM operatörü) …(bir kadın). Telefon hattınızla ilgili bilgi vereceğim. Yücel Sayman’la mı görüşüyorum?
    “Evet siz benim telefonumu çaldırdınız ve ben de size telefonu açar açmaz Yücel Sayman olduğumu söyledim” “Benim söylemiş olmam önemli değil, o soracak ben yanıtlayacağım. Önemli olan ilk onun sorması. Şirketin tasarladığı kalıba göre böyle olmalı.)
    “ Babanızın ve annenizin adlarını söyler misiniz?”
    “Neden söyleyeyim? Bu soruyu neden soruyorsunuz?”
    “Ben Yücel Sayman olduğunuzdan nasıl emin olabilirim? Bu soruyu sizin güvenliğiniz için soruyoruz (karşımdaki artık kendisi değil, şirketi ile özdeşleşti)
    “Benim güvenliğimden şirketinize ne? Güvenliğimle ilgili kararı ben veririm. (Güvenlik hakkının kişisel bir hak olduğunu ve bu hak ile ilgili kararı bizzat kendimin verebileceğini zannediyorum. Yanılıyorum, bu kararı benden başka, beni düşünen kişi ve kuruluşlar veriyor.)
    “Bu soruya yanıt vermeniz şirket politikası. Vermezseniz bilgiye erişemezsiniz.”(Güvenlik hakkı vazgeçilemez kişi haklarındandır. Güvenliğinizden vazgeçerek kendinize ilişkin bilgiye ulaşamazsınız.)
    “O zaman patronun baba ve annesinin adlarını ya da şirketin kuruluş yılını söyleyin.”
    “Neden?”
    “Patronunuzun, şirketinizin güvenliği için. Ya siz şirketin hattını kullanarak benim özel bilgilerime ulaşmak isteyen bir çetenin üyesiyseniz? (Devlet kurumlarının ve kamu hizmeti gören kuruluşların kendi güvenlikleri için bizzat karar vereceklerini, sıradan vatandaşın karar verebilme yetkisi bulunmadığını unutuyorum.)  
    “Beyefendi, soruyu yanıtlamazsanız bilgiye erişemeyeceksiniz.”
    “Peki, o zaman soruyorum : Vereceğiniz bilgi borcum olup olmadığına ilişkinse güvenlik sorunuzu yanıtlayacağım, bilginin konusu bu mu?”
     “Onu da söyleyemeyiz. Bilgiyi başkasının öğrenmesini ister misiniz?”
     “Kardeşim borcum varsa yükümlülüğüm gereği ödeyeceğim. Borcum varsa bunu başkası öğrense ne olur, öğrenmese ne olur? Kaldı ki, ödemezsem hattı konuşmaya kapatacaksınız, icra yoluyla alacağınızı tahsil edeceksiniz. Yani cümle alem öğrenecek.” (Şirketin kalıplarını bir kez daha zorladığımı fark ediyorum. Haddime mi?”
    “Konuşmanız kaydediliyor, şikayetinizi bildirmiş oldunuz”
    “Konuşmamın kaydedildiğini başta söylemediniz. Kaydetmenize rızam yok. Hukuka aykırı davranıyorsunuz. Bir dava söz konusu olursa bu konuşmayı delil olarak kullanamazsınız. Ayrıca rızam olmaksızın konuşmamı kaydetmeniz suçtur.”(Hukuku şirketin kuralları, kalıpları üstüne yerleştiriyorum, halt ediyorum.)
    Ve, şirketin kuralları, kalıpları konusunda şirketin bana karşı açabileceği hakaret davasına zemin hazırlayacak sözler sarf ediyorum. (Hukuken haklı olduğumu ancak dava açılırsa uygulamada haklılığımın sökmeyeceğini biliyorum.)
    Hakkımda dava açılırsa davayı ve süreçlerini yabancı iyi bir hukukçuya kolaylıkla anlatabilirim.
    Ancak, Pınar Selek davasının süreçlerini yabancı iyi bir ceza hukukçusuna anlatabilmem için ona Türk hukukunun yargıdaki kendine özgü, hukuku anlaşılmazlıklar diyarına sürükleyen  uygulamaları konusunda ders vermem gerekir. Yine de, anlayıp anlayamayacağı konusunda kuşkuluyum. Anlasa da ne söyleyeceğini bilemeyecek, anladığını bir başka yabancı iyi bir ceza hukukçusuna anlatamayacak.  

http://www.evrensel.net/news.php?id=47425

Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process