Pınar Selek
Benim ülkem yoktur/Bir ülke de istemiyorum/Tüm dünya benim ülkemdir
"Bir kadın olarak benim ülkem yoktur

Bir kadın olarak bir ülke de istemiyorum

Bir kadın olarak tüm dünya benim ülkemdir." 

(Virginia Woolf)

Bu harika sözlerle ilk olarak Pınar Selek'in alıntısıyla tanıştım.  O günden sonra da her zaman da üzerinde düşündüğüm bir konu olmuştur. Bu sözler oldukça yoruma açık sözler bence herkes tarafından farklı yorumlanabilir. Şu an yapacağım analizin Virginia Woolf yada Pınar Selek'in analiziyle hiç ilgisi olmayacak. Tamamiyle kendi öznel analizim onun için ama ''Virginia Woolf onu kastetmedi!1'' tarzı eleştiriler almamak için bu uyarıyı baştan yapmak istedim. Bu cümleleri benim bu kadar anlamlı ve düşündürücü bulmamın en önemli sebebi insanının kendini tek bir konuma, ülkeye, bölgeye ait hissetmesinin yanlışlığına dikkat çekip doğru yolu göstermesidir. Bir insan neden kendini sadece bir yere ait hisseder ki? Bu zihniyet yapısı insanı öyle bir hale sokuyor ki insanın tek ilgilendiği şey kendi ulus-devleti oluyor. Bunun dışında olanlar onun sorunu değilmiş gibi davranıyor. Eğer aynı ülkede, ilde , ilçede, kasabada, köyde yaşıyorsak birbirimizin acılarını anlamaya çalışıyoruz ama ulus-devlet sınırı geçtiği anda birbirimizin acılarına kulak kapıyoruz. Kendi ülkemizde bir haksızlık mı oldu hemen ayağa kalkarız ama başka bir ülkede bir sorun olsa çoğu kişinin bakış açısı ''bize ne? ne yani iç işlerine mi karışalım olur?'' bana kalırsa eğer aynı dünyada yaşıyorsak öncelikle bu ''iç işlerine karışma'' lafını hayatımızdan bir an önce çıkarmalıyız. Eğer aynı dünyada yaşıyorsak, hepimiz bir bireysek dünyanın bir ucunda ki sorun da en az kendi ülkemiz, ilimi, ilçemiz, kasabamız, köyümüzde ki sorun kadar bizi ilgilendirmeli. Başkalarının acılarına kulak kapayarak nasıl insan olduğumuzu iddia edebiliriz ki, bu mümkün mü? Tam bu noktada Yılmaz Güney'in o harika şiirini paylaşmazsak olmaz tabii ki:

 

Hayat bize mutlu olma şansı vermedi
Biz kendimizden başka
Herkesin üzüntüsünü
Üzüntümüz,
Acısını acımız yaptık.
Çünkü Dünya′nın öbür ucunda,
Hiç tanımadığımız bir insanın
Gözyaşı bile içimizi parçaladı...
Kedilere ağladık
Kuşların yasını tuttuk.
Yüreğimizin yufkalığı
Kimi zaman hayat karşısında
Bizi zayıf yaptı.
Aslında ne güzel şeydir
İnsanın insana yanması
Sevgili...
Ne güzeldir bilmediğin birinin derdine üzülmek ve çare aramak.
Ben bütün hayatımda hep
Üzüldüm, hep yandım..
Yaşamak ne güzeldir be sevgili
Sevinerek, severek, sevilerek,
Düşünerek...


Dünyanın öbür ucunda hiç tanımadığınız bir insan ne kadar içimizi parçalıyorsa o kadar insanız aslında. Aynı sınırlar içinde yaşayıp bazı acılar, sorunlar üzerinde kafa yormanın en büyük sebebi kısa vadeli yada uzun vadeli çıkardır hiç birbirimizi kandırmayalım. Eğer sadece bu ülkede ki sorunlara, acılara odaklanıp vicdanlı bir birey olarak görüyorsak kendimizi bunda ciddi anlamda bir sorun var. Bunun söylediğim vicdandan çok çıkar ile ilişkisi var: toplumumuzda ki ortak acılar, sorunlara üzülüp, onlar üzerinde kafa yormak aslında içinde yaşadığımız toplumda ki sorunları çözüp daha iyi  bir yaşam sürmek ile alakalı.  Kelebek etkisi dönen teori gereği herkes kendini dünyalı olarak görüp bütün dünya için çalışır bütün dünyanın acılarına duyarlı olup sorunlar üzerinde kafa yorarsa dünya daha yaşanacak bir yer olacaktır ve bu herkesin çıkarınadır. Ama burada ki çıkar çok uzun vadeli olacağı için bunun etkisini kendi bireysel yaşantımızda hemen göremiyeceğimiz için daha çok vicdana dayanır.

Küreselleşen dünyada artık ulus-devlet yapısının-zihniyetinin yerini olmadığını söylesek heralde yeri olur. Modernizmin bize en büyük ''armağanlarından'' biri olan ulus-devlet saçmalığını artık reddetmek gerekiyor. Kendimizi tek bir ülkeye ait etmenin kendimize hakaret etmek olduğunu anlayıp bütün dünyaya aynı anda sahip çıkmalı dünyanın bir ucunda ki soruna bile yanı başımızda ki sorundan farklı davranmamalıyız.

Post-modern dünyanın bir sonra ki aşamasının kozmopolit bir dünya olacağını söylemek çok hayal gibi durmuyor. Yeter ki öncelikle zihinlerimizde ulus-devlet, milliyetçi putları kırıp dünyada ki tüm kültürlerin, bireylerin en az bizimkiler kadar değerli olduğunu kabul edip hepsine kucak açalım. O zaman göreceğiz ki nerelisin sorusuna ''dünyalıyım'' cevabı verildiğinde yüzlerde ki o garip ifade ortadan kalkacaktır. Bu cevabı şu an zihniyet bakımından verenler gelecek nesillerde  ulus devlet sınırlarının ortadan kaldırıp kozmopolitan bir dünyayı inşa edecek olan kişilerin bir nevi fikir babaları olmuş olacaktır. Biz yeter ki insan olmanın tek bir ulus-devlet sınırına bağlı kalmadan, üzerinde kendilerinden olduğumuzu belli eden nüfus cüzdanı, pasaport, vize...vb saçmalıklara gerek olmadan sadece dünyalı kimliğimizle mümkün olacabileceğine inanalım.

Bu konuda Pinhanini harika bir şarkısı var. Modern-ulus devletlerin sınır ''duyarlılık''larını ti'ye alan ve benden büyük bir takdir almış bir şarkı. Böyle bir anlamlı şarkı da zaten Türkiye'de sadece Pinhani'den beklenirdi.

 



Yola Çıktım Dünyayı Ölçmek için
Benden Önce Kimler Kimler Ölçmüş
Biçmiş Herşeyi Paylaşmış
Beni Yoldan Geri Çevirmek için
Kapı Dikmiş Sınır Çizmiş Bizi Bizden Ayırmış
Bana Hediye Denizdeki Dalga Bana Hediye
Bana Hediye Önümdeki Yolda Bana Hediye
Güçlü Olan Hep Haklı Çıkarmış En iyisini Hep
Önceden Kaparmış Ara Sırada Yardım Edermiş Acırmış

Kapı dikip, Sınır çizip bizi bizden ayıranlara inat hep beraber kozmopolit bir dünyada yaşamak umuduyla...

(*açıkçası bu konu üzerinde söylenmesi gereken o kadar çok şey var ki şimdilik bu kadarla sınırladım ama bu konu hakkında en az 3-4 yazı daha ele almayı düşünüyorum.)

 

http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/benim-ulkem-yokturbir-ulke-de-istemiyorumtum-dunya-benim-ulkemdi-8893

Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process