Pınar Selek
‘Pınar Selek için hepimiz bir şeyler yapabiliriz’
28.11.2012 Dayanışma ve basın toplantısı akşamında kamuoyu kararlılığını yineledi

‘Pınar Selek için hepimiz bir şeyler yapabiliriz’




27 Kasım 2012 -  İstanbul

Sosyolog yazar Pınar Selek’e ilişkin son duruşmada yaşanan hukuk skandalı büyük bir basın toplantısı ve dayanışma gecesi ile kamuoyu dikkatine taşındı. 27 Kasım Salı akşamı Cezayir Toplantı Salonu’nda düzenlenen gecede aralarında Ali Bayramoğlu, Şanar Yurdatapan, Rober Koptaş, Ufuk Uras, Ferhat Kentel, Zeynep Tanbay, Ayşenur Arslan, Betül Tanbay, Erol Katırcıoğlu, Garo Paylan, Haldun Gülalp, Orhan Alkaya, Rojin Akın, İpek Çalışlar, Ceyda Karan, Nadire Mater, Çiğdem Mater, Roni Margulies, Ertuğrul Mavioğlu, Ümit İzmen, Ayşe Gül Altınay, Nesrin Uçarlar, Elif Key, Füsun Üstel ve Neşe Özgen’in de bulunduğu basın, akademi ve sivil toplumdan pek çok isim hazır bulundu. Büyük bir kalabalık önünde düzenlenen toplantıda temsilcileriyle de gecede yer alan Uluslararası PEN, PEN Almanya, FİDH Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu gibi önde gelen yabancı kuruluşlar ile Türkiye’den pek çok sivil toplum örgütünün destek mesaj ve basın duyuruları paylaşıldı.

Toplantıda kapsamlı bir sunum yapan Selek davası avukatlarından Akın Atalay on dört yılı aşkın bir süredir yaşanan hukuksuzlukları tek tek somut örnekleriyle paylaştı. İzleyicilerin yoğun ilgi gösterdiği sunum boyunca Atalay,  Selek’in el konulan ve yok edilen bilimsel çalışmasından, göz altında uğradığı ağır işkenceye, sahte rapor, karartılan delil, işkence altında yalan ifade ile oluşturulan Mısır Çarşısı komplosundan son duruşmada yaşanan yetkisiz, geçersiz ara karara kadar her noktayı açıkladı. Dönemin Emniyet Müdürlüğü, İçişleri ve Adalet Bakanlığı tarafından davaya yapılan hukuk dışı müdahaleleri, çürütülmüş ve bizzat altındaki imza sahibi Sevil Atasoy tarafından yalanlanmış adli tıp raporunu anlatan Atalay, 22 Kasım’daki son duruşmada ise bunca hukuksuzluk içinde dahi hâlâ hayret edilecek yeni bir hamleyle mahkemenin yok hükmünde bir kararla kendi beraat hükmünü bozduğunu açıkladı. Atalay sözlerini şöyle noktaladı:
“46 yıldır duruşmalar 3-4 ay sonraya ertelenirken bu sefer ilk defa 21 gün sonraya ertelendi. Davanın asıl hakiminin hastalık izni 17 Aralık’ta bitiyor ve duruşma 13 Aralık’a ertelendi. Bunun açıklaması ancak nöbetçi başkan ve yeni heyetin  bir an önce ceza vermek istemesi olabilir. Açıkçası bu noktada iç hukuk yollarına hiç güvenim kalmadı. Bu müebbet cezasıyla bir mesaj verilmek isteniyor kanaatindeyim.”

Son duruşmanın tanıklarından Lambdaistanbul gönüllüsü Yeşim Başaran da Pınar Selek’in transseksüellerle yaptığı sosyolojik çalışmalarını, birlikte yaptıklarından öğrendiklerini paylaştıktan sonra son duruşmada saatlerce kapıda beklediklerini, neden sonra salona girdiklerinde ise avukatlarla birlikte daha dava görülmeden kararın yazıldığını ve tebliğ edildiğini gördüklerini anlattı. “Avukatlardan öğrendik ki mahkemenin böyle bir karar alma yetkisi yokmuş! Bu dava başladığında ben üniversiteden yeni mezundum, kimi arkadaşlarımız daha okula gitmiyordu, şu anda üniversiteye geldiler neredeyse. 14,5 senedir dava sürüyor ve biz sürekli bekletiliyoruz” dedi.



Moderasyonu üstlenen Karin Karakaşlı davanın arkasındaki siyasi tabloya dikkat çekerken, 28 Şubat süreci ürünü bu davaya yönelik operasyonların uzun bir aradan sonra son duruşma ile birlikte bir kez daha ortaya çıktığını vurguladı. Konuşmacılardan Felsefe Profesörü Zeynep Direk de hukuk ve adaletin olmadığı bir ortamda bilim, sanat  ve hayattan bahsedilemeyeceğini belirterek, "Hukuk ve adalet bizim aradığımız ama bir türlü içine giremediğimiz bir şey. Burada hukukun kriminal bir araç gibi kullanıldığını görüyoruz. Hukuk bir silah gibi masum bir insanı öldürmek için kullanılıyor” dedi. Hukukun bu saçma, Kafkaesk dava ile aklı, mantığı ve vicdanı hiçe saydığını anlatan Direk, “28 Şubat sürecinde sadece dindarlar değildi söz konusu olan. Devlet Pınar Selek gibi insanları yalıtmak, toplumun onlarla ilişki kurmasını kesmek istedi. Pınar’da toplumun kenarına itilmiş devletin ötelediği kesimlerle iletişime geçme cesareti vardı. Şiddet karşıtı, antimilitarist bir feminist olarak o hep dile ve iletişime inandı ve Pınar Selek’in 28 Şubat’ı bu bağlamda bitmemiştir” dedi.

Son sözü alan yazar Yıldız Ramazanoğlu da tamamen düzmece bu davanın gerisinde Barışamadık kitabında konu ettiği diyalog, anlayış ve dayanışma mücadelesini ortaya koyan özel bir insan olduğunu anımsatarak “Pınar toplumun acıtıcı taraflarını ortaya çıkartmış ve bunların üzerine cesaretle gitmiştir. Tıpkı bir şifacı gibi bu sorunları iyileştirebileceğimize inanıyordu” dedi. Kimi çevrelerin kamuoyundaki tanıklığı küçümseme gayretinde olduğunu belirten Ramazanoğlu, “Hiç kimse bizim tanıklığımızı hafife almasın. Pınar’ın hayatı Samet Behrengi’nin Küçük Karabalık kitabındaki gibidir. Herkes gibi koşullara boyun eğmedi Pınar. Bu yüzden bunlar başına geldi. Artık Pınar özgürlüğüne kavuşsun ve çocuklarımız da adaletli bir ülkede yaşasın istiyorum” dedi. 

Gecenin kapanışını yapan Karin Karakaşlı da tanık olmanın sorumluluk ifade ettiğini belirterek, “Hep birlikte 13 Aralık’taki duruşma için ne mümkünse yapalım. Hayatımda ilk kez Pınar’ın bir çağrıda bulunarak hepimizden ülkesine dönmek için elimizden ne gelirse yapmamızı istediğini gördüm. Adaletin tanımı artık Pınar’ın ülkesinde özgürce yaşayabilmesi ve yaratabilmesidir ve böyle bir Türkiye sadece Pınar Selek’in değil, hepimizin hakkıdır” dedi.
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Pınar Selek
Mahkeme Süreci Court Process